Siyasi partilerin temel farkı iktidarda ya da muhalefette olmalarından kaynaklanır. Muhalefetteki parti sözcülerinin her konuda her şeyi söyleyip, vaatlerde bulunmaları mümkündür.
Muhalefetteki partinin sözcüsü Öcalan'ı asabilir, Irak'a girebilir, ABD ile savaşabilir, mazotu 1 liraya, benzini 50 kuruşa satabilir, üniversiteye sınavsız girişi ve hatta sınavsız üniversite diplomasını da gerçekleştirebilir.
Örneğin dün partisinin grup toplantısında konuşan CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu "CHP iktidarında hiçbir öğretmenin kredi kartı borcu olmayacak. Hiçbir öğretmenin esnafa borcu olmayacaktır. Çünkü öğretmene hak ettiği maaşı vermek benim görevimdir" derken ne kadar rahattı...
Hep o şarkı
İktidardaki partinin ise, iç ve dış konjonktürün ağır koşullarını içeren yumurta sepeti yüklenir sırtına.
Bunu hep görmedik mi? "Öcalan'ı asacağız" diye 1999 seçim kampanyasını sürdüren MHP, sonunda idam cezasının kaldırılmasının da katkıcısı olmadı mı? Çünkü Öcalan'ı Türkiye'ye teslim eden ABD bu koşulu öne sürmemiş miydi?
1942'de tüm Avrupa'yı ele geçiren Hitler'in Ankara Büyükelçisi Von Papen'i hedef alan bombalı suikast girişimini hatırlayın. O dönemde suikastın failleri olarak, iki Sovyet diplomatik görevlisi (Pavlov ve Kornilov) tutuklanıp, hapse atıldılar. Sonra Almanya yenilip, Sovyetler de galip gelince bu iki kişi hapisten çıkartılıp, Sovyetler'e iade edilmediler mi?
Bu arada iktidar olmalarına karşın hiçbir icraat yapamayan partiler de tabii ki vardır.
Yanlış anlaşılmak
Bir de söylemlerinin kitleler tarafından yanlış anlaşılabilmesi sorunu bekler parti sözcülerini.
Çetin Altan 1965 seçimlerine rahmetli Aybar'ın Türkiye İşçi Partisi'nden aday olarak katılıp milletvekili olmuştu. Bir kampanya konuşmasında seçmen topluluğunu uyarıyor:
- Oylarınızı kullanırken dikkatli olun, dünya çok değişti, ülkeleri yönetmek çok zorlaştı. Geçenlerde Sovyet semalarından Alaska'ya uçan yaban kazları, Amerikan radarlarında savaş uçakları gibi görünmüş. Amerikalılar tam nükleer başlıklı füzeleri Sovyetler'e göndereceklerken, ABD Başkanı ile Sovyet lideri kırmızı telefonda konuşup, 3'üncü dünya savaşını önlemişler. Seçeceğiniz kişiler çok bilgili çok dirayetli olmalı. Dünya çok değişti...
Çetin Altan'ın bu sözleri meydandaki kalabalıktan müthiş bir alkış tufanı gelmesine neden oluyor. Alkışlar dinmiyor. Çetin Altan şaşkın... Kitlenin bu konuşmayı neden böyle coşku içinde karşıladığını anlamaya çalışıyor. Birazdan da anlıyor. Kürsünün arkasına gelenler, onun omzunu sıvazlayıp, "Bravo, çok cesursunuz. Başbakana açık açık kaz dediniz" diyorlar.