Kifayetsiz muhterisler ne yaparlarsa yapsınlar, ne derlerse desinler Türkiye'nin önü açıktır. Bu ülkenin de, insanlarının da yarınları bugünden daha iyi, daha müreffeh, daha özgürlükçü olacaktır...
Ortadoğu'yu kana bulayan krizler ve Ukrayna kaynaklı Rus-Amerikan yeni soğuk savaşı tırmanırken, Türkiye artık kendi iradesi ile çizdiği rotasında ilerlemeye devam ediyor.
Bu arada artık kimse "Bu ülkede devlet içindeki devlet kimdir" sorusuna cevap aramıyor. Çünkü sadece bürokratik oligarşinin sivil ve askerlerden oluşan vesayet kurumlarının egemenlikleri sona ermedi. Kendilerini "Hizmet cemaati" olarak sunan sözde sivil oluşumların da, iplikleri pazara çıktı.

Halk cevap verdi
Doğrudan ve dolaylı darbe girişimleri, sokak kalkışmaları, savaş ve istikrarsızlık kışkırtıcılıkları halk tarafından seçim sandıklarında cevaplandı. Örneğin "Çözüm Süreci" bütün engellemelere rağmen durdurulamadı. Çünkü Türk Kürt ayrımı olmaksızın halkın büyük çoğunluğu kardeşlikten, istikrardan, demokrasiden yana.
Bağdat ile Erbil anlaştıkları için, mart ayından bu yana kesilen Irak petrolünün petrol akışı yeniden başlamak üzere... Rusya'ya uygulanan Avrupa Birliği ambargosunun Türkiye'ye yansıması, Rusya'ya yaptığımız ihracatın artması şeklinde oldu. Putin'in aralık başındaki Türkiye ziyaretinde, iki ülke arasındaki ticaretin katlanarak artırılması için yeni anlaşmalar yapılacak. Bu arada petrol fiyatının uluslararası piyasalarda düşmesi, sade ödemeler dengesindeki açığımızın azalmasını değil, tüketicinin harcamalarının azalmasını da sağlıyor.

Türkiye yenileniyor
Türkiye'de altyapının yenilenmesi çalışmaları ve yeni yatırımlar da hiç aksamadan sürmekte. Yeni havalimanı, 3'üncü Boğaz Köprüsü, denizaltı geçişleri, İzmir ile İstanbul'u bağlayan yeni otoyol zamanında hizmete girecek.
"Battık, bittik" diyerek kendilerinden başka kimseyi karamsarlığa sürükleyemeyen felaket baykuşlarının toplumun geleceğe dönük ümidini ve birlikte, barış içinde yaşamaya olan azmini kırmaya güçleri yetmedi, yetemez de...

Sıra yeni anayasa yapımında
Meşru ve kayıt içi siyasetin bütün aktörlerinin bu tablonun bilincinde olmaları aklın gereğidir. Yapay gerginlik ve kriz konuları üretmek, kuma yazı yazmaktan farksızdır. Bu gibi teşebbüslerin gündemde kalma süreleri bir haftadan uzun olamıyor...
Siyasi partiler ve ülkenin düşünce üreten odakları, artık yeni bir anayasa yapımı ve yarını daha parlak bir Türkiye için beyinsel enerjilerini harcamaya başlamalıdır.
Gelecek seçimlerin olduğu kadar gelecek kuşakların da düşünüldüğü günler başlamalıdır artık.