Çok kanallı televizyon ve uzaktan kumanda cihazı, gerçeklerden kaçabilmek için bir fırsat yaratır... Sizin görüşlerinize zıt düşüncelerin savunulduğu bir kanaldaki haber programı canınızı sıkıyorsa, uzaktan kumanda cihazınızın düğmelerine basıp, sizin siyasi tutumunuzu yansıtan kanala geçebilirsiniz. Ülkenin güncel siyasi gerçekleri sizi öfkelendiriyorsa, bir belgesel kanalında özlediğiniz geçmişin görüntülerinde teselli bulabilirsiniz.
Ama gerçek yaşamda uzaktan kumanda cihazının düğmeleri ile oynayarak başka bir zamana ve mekana geçmek de, sosyo-politik gerçekleri yok saymak da, pek mümkün değildir.
Sanki bir film gibi...
Peter Sellers'in "Being There" filminde canlandırdığı "Chance" karakterini hatırlayın. "Boyalı Kuş"un müntehir Polonyalı yazarı Jerzy Kosinski'nin kendi romanını (Orada Olmak) senaryolaştırdığı bu filmin kahramanı olan ve uzun yıllar sadece televizyon izleyerek dünyadan kopan Chance, New York sokaklarına ilk çıktığında kendisini soymak isteyen güruhu, elindeki uzaktan kumanda cihazı ile yok etmek ister...
Ne var ki ancak filmlerde ve romanlarda rastlanılacak bu tür davranışlar, bizim siyasal yaşamımızın günlük sahnelerinde sergileniyor.
Seçime katılarak sonucu önceden kabul edeceklerini beyan edenler, bu seçimde kaybettikleri zaman sanki bu seçim hiç yapılmamış gibi, kendi eski dünyalarında yaşıyorlar.
2014 gerçeği
2014 yılındaki "Çankaya Gerçeği"ni okurlarına yansıtmak yerine 1930'ların Çankaya'sının görüntülerini "İşte çağdaş uygarlık" diye sunan gazeteler bile var... Oysa o gazetenin sahibi de bütün ailesi ile birlikte 2014 Çankaya'sının gerçeklerini kutlamak için kalkıp Ankara'ya gitmiş...
Maddenin ve nesnel gerçeklerin var olmadığını kanıtlamaya çalışan ve mesela "Ben algıladığım için sandalye var" diyen İrlandalı düşünür Berkeley'e (1685-1753), Nazım Hikmet'in "Behey Berkley !" diye biten şiirinde söylediklerini hatırlar mısınız?
"...Şu mavi deniz/ şu mavi denizde yüzen beyaz yelkenli gemi,/ kendi kendinden aldığın fikirlerdir, öyle mi?/ Mademki kendi fikrindir yüzen gemi,/ mademki kendi fikrindir umman/ Lâkin ey kara meyhanelerin sarhoş papazı!/ Senin dışında değil miydi/ kıllı kollarında kıvranan meyhanecinin kızı?/ Yoksa kendi altında sen/ kendinle mi yattın?"
Var olmak ve algılamak
Türk siyaset ve düşünce hayatının bazı katılımcılarının Berkeley'i 21'inci yüzyıla taşımayı denediklerini ve "Var olmak algılamaktır" yaklaşımından giderek, etki alanlarındaki insanların algılarını çarpıttıklarını izlemek, acı vermeye başladı. Bunların yanında siyasal ve düşünsel iktidarsızlıklarını, kabalıkla, nezaketsizlikle, görgüsüz davranışlarla örtmeye çalışanlar da var.
Ama bu kervan yürüyor... Türkiye'nin halkı 2014 yılında 1930'ları yaşayacaklarını sananları da sırtında taşıyarak, daha özgür, daha müreffeh, daha dünyalı bir yarına doğru ilerliyor.