Herkesin sayı ile kendisine gelmesinin, akılları havada olanların bu akılları başlarına toplamalarının zamanı geldi, geçiyor...
Siz istediğiniz kadar çarpıtılmış algılarla siyasetin ve toplumsal yaşamın yönünü değiştirebileceğinizi zannedin. Yurt ve dünya gerçeklerini algılarla yönlendirmek mümkün değildir.
Özellikle Türkiye konusunda en büyük siyasal gerçeği artık hepimiz görmüş olmalıyız değil mi?
Türk demokrasisine ve siyasetine artık ne "Derin Devlet"in ne de bunun kötü kopyalarından öteye gitmeyen paralel yapılanmaların yön vermesi mümkündür. Artık devrede "Seçmen" ve "Milli İrade" denilen olgu var...
Yaşananlar
Siyasette başarılı ve ağırlıklı olmanın yolu sandıktan çıkan oylarla belirleniyor artık. Seçim zaferlerini yargıda aramak ya da sokak kalkışmalarının sonunda askeri darbeleri harekete geçireceğini düşünmek, artık çağ dışı oldu.
Bu açıdan mesela Taksim'deki Gezi Parkı'nda başlatılan ve sonunda minik terörist eylemlere dönüşen kalkışmanın yıldönümünde aynı şeyleri tekrarlamayı düşünenler, geçen bir yılda olup bitenleri mutlaka değerlendirmelidirler.
Bu eylemler sonrasında "Pensilvanya Örgütü" olarak bilinenlerin 17-25 Aralık darbe girişimleri yaşandı... Ve en sonunda da tüm bu olaylar 30 Mart yerel seçimleri ile seçmenin değerlendirmesine taşındı.
Akılda kalanlar
Sonuç ortada... Eğer bir hasar tespiti yapmak gerekirse, bu süreçten kimlerin yıpranarak çıktıkları, hangi balonların söndüğü kolayca görülür. "Gezi Eylemleri"nden akılda kalan söylemler de, "Boğaz'a yeni köprü yapılmasın", "Yeni hava limanı yapılmasın" benzeri cümlelerden öteye gitmiyor. Ve toplumun ağırlıklı kesiminde de Gezi'nin "Mutsuz Aydınları"na, "Jiletçi Aydınlar" olarak bakanların sayısı az değil.
Halka karşı eylem mi?
Ayrıca kayıtlı siyasetin aktörleri de sadece "Tayyip Erdoğan takıntısı" ile bir yere varamayacaklarını gördüler...
Sonuçta ağustostaki Cumhurbaşkanı seçimi için, sokak eylemlerine bel bağlamaya değil, Tayyip Erdoğan'a rakip olabilecek bir ismi bulmaya kendilerini adadılar. Bu bakımdan Gezi'nin yıldönümünde eski senaryoyu sahnelemeyi düşünenler, gerçekten akıllarını başlarına toplamalıdırlar... Bu tür bir girişim toplum katında "Erdoğan"a değil "Halk"a karşı eylem olarak algılanacaktır.
Laikçi olmak üzere yola çıkıp sonunda kendilerini Cemaatçi bulanların dramının da geçen bir yılın olup bitenleri arasında bulunduğu herhalde hatırlanmalıdır.