Fıkrayı duymuşsunuzdur... Okyanus üzerindeki uçakta bir patlama olur. Yolcular telaş içinde bağırıp çağırıp feryat ederlerken hoparlörlerden bir ses gelir... Kaptan pilot şöyle demektedir hoparlörde:
-Değerli yolcularımız, telaş edecek bir durum yok... Okyanustaki salın üzerinde ben kaptanınız, yardımcım ve hosteslerle birlikte, sizi dikkatle izliyoruz...
Bir açıdan sanki dünyadaki tüm uluslar patlama sesleri duyulan uçağın yolcuları ve Amerika'dakiler de okyanustaki saldan bu uçağı dikkatle izleyen pilot ile mürettebatın konumunda gibiler değil mi?
Amerikan Dışişleri Bakanlığı sözcülerinin Türkiye ve diğer ülkeler hakkında yaptıkları açıklamalara kulak veriyorsanız, bu benzetmemi siz de paylaşırsınız.
"Taraflar"a itidal çağrısı
Diyelim ki birileri ellerine silahları ve molotof kokteyllerini alıp, Okmeydanı'nda polislere saldırmışlar... O anda Washington'da birileri ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Marie Harf'a "Türkiye'de Okmeydanı'nda olup bitenler hakkında Amerika ne düşünüyor" diye soruyorlar.
Bu kadıncağız "Bunu bana soracağınıza Pensilvanya'daki Kainat İmamı'na sorsanıza" demeyi akıl edemiyor... Okmeydanı'ndaki şiddet eylemlerini "Protesto" olarak niteliyor ve "Bu protestolara katılma ve yanıt verme noktasında tüm tarafları itidale ve şiddetten kaçınmaya çağırıyoruz" diye konuşuyor.
Sarışından kumrala...
Durum hep böyle... Diyelim ki Türkiye'de yönetim "Paralel Örgütlenme"nin polise ve adliyeye sızmış ajanlarını temizlemeye çalışıyor... O anda hemen birileri yine Washington'da ABD Dışişleri Bakanlığı'na koşuyorlar... Bu defa karşılarına sarışın Marie Harf yerine yardımcısı kumral Jen Psaki çıkıyor sözcü olarak... Ona "Emniyet ve yargıdaki görevden alma ve atamalarla ilgili olarak Amerika ne düşünüyor" diye soruyorlar. Asili gibi bu vekil kadıncağız da "Bu konuda asıl Pensilvanya'daki beyefendi ne düşünüyor" diye sormayı akıl edemiyor... "Bu görevden alma ve atamalarla ilgili olarak Türkiye'deki tüm taraflarla görüşmelerimizi sürdürüyoruz" diye cevap veriyor.
Ya biz de yapsaydık...
Washington'da oturup Türkiye dahil tüm ülkelerin sorunları hakkında ahkam kesmek herhalde keyif veren bir iş olmalı... Hükümete de, sokaklarda eylem koyan silahlı teröristlere de, paralel örgütün görevlilerine de "Taraflar" olarak bakıp, bu tarafları itidale davet etmek mantığını mesela Türk Dışişleri Bakanlığı sözcüleri Amerika'ya yansıtsalardı, acaba nasıl olurdu?
Diyelim ki El Kaide New York'ta İkiz Kuleleri ve Washington'da Pentagon'u vurmuş... Ankara'da Bir Ortadoğulu gazeteci bizim Dışişleri sözcüsüne "El Kaide'nin Amerika'yı vurması hakkında Türkiye ne düşünüyor" diye sorsaydı. Sözcü de "Türkiye taraflara itidal tavsiye ediyor" diye cevap verseydi...
Yine de şükredelim... Bu hanım sözcüler Türkiye'deki olaylara girerken hiç olmazsa kendi dillerinde beddua ederek söze başlamıyorlar... Kendilerince "Tarafsız" bakıyorlar bize... Tıpkı Mısır'daki darbeye de tarafsız baktıkları gibi..