Japonya büyükelçiliğindeki davette, bir CHP'li milletvekilinin Başbakan'ın eşi Emine Erdoğan'a sözlü saldırısının nedeni bu milletvekilinin gerçekten alkollü içkileri fazlaca tüketmiş olması ise, bu davranış anlayışla karşılanabilir. Çünkü alkolün kime ne yaptıracağı bilinemez...
Bu gibi durumları anlatan sayısız fıkra vardır. Dünyanın bir kentinde bara giren bir adam ardı ardına önüne gelen viski dolu bardakları, bir devirişte midesine indiriyormuş... Bu sırada barın tezgâhında bir fare türemiş ve o fare de adamla birlikte aynı hızda içmeye başlamış.
Kedini de getir!
Sonunda adam da fare de kafayı bulmuşlar. Vakit gece yarısını gösterirken sağa sola salınarak bardan çıkmışlar. Sokağa çıkınca da adam naralar atmaya, bağırıp, çağırmaya başlamış.
Gece yarısı ortalığı uyandıran bu naralar üzerine, evlerin ışıkları yanmış... Açılan pencerelerden birinden sokağa eğilen pijamalı bir adam, sokakta naralar atan sarhoşa öfkeyle bağırmış.
- Sesini kesmezsen aşağıya gelip, seni eşek sudan gelinceye kadar döveceğim!
Naralar atan sarhoş penceredeki adama "Ulan hemen aşağı gelmezsen namertsin" diye cevap vermiş... Bu sırada fare de penceredeki adama "Gelirken kedini de getirmeyi sakın unutma" diye seslenmiş.
Fareleri kedilerden korkmaz hale getiren aşırı alkol tüketimi, insanlardaki utanma duygusunu da doğal olarak köreltir.
Böyle bir duruma ben de tanık olmuştum üniversite yıllarımda.
Nara atma mahzeni
Bir grup öğrenci arkadaş Beyoğlu'ndaki Çiçek Pasajı'nda bir lokantada bira içiyorduk. Aramızdaki bir arkadaş birayla yetinmemiş ve "Arjantin" diye bilinen bira bardaklarına votka ekleyip, birayı sertleştirerek içmeye başlamıştı. Tabii sonunda sapıttı ve masada bağırıp çağırmaya, naralar atmaya başladı.
Biz ne yapacağımızı şaşırmışken, yaşlı bir garson yanımıza geldi.
- Burada nara atamazsınız... Benimle gelin, sizi rahatça nara atacağınız bir yere götüreceğim, dedi.
Nara atan arkadaşın koluna girdik ve garsonu takip ettik. Lokantanın köşesindeki bir kapıyı açtı. Bu kapının ardında aşağı doğru inen taş merdivenlerden inmeye başladı. Peşinden biz de indik merdivenlerden... Aşağıda bir mahzen vardı ve birkaç sarhoş, o mahzende naralar atıyorlardı. Garson "Burada nara atmak serbest" dedi.
Terbiyesizlik cesaret mi?
Çiçek Pasajı'nın altında sarhoşlar için bir nara atma mekânının bulunduğunu o gün böyle öğrenmişim.
"Keşke Japon Büyükelçiliği'nde de sarhoş konukların bağırıp çağıracakları böyle bir mahzen olsaymış" diye düşündüm, Başbakan'ın eşine bağıran milletvekili ile ilgili haberleri okurken.
Sarhoş olacak kadar içmek, tabii ki doğru değildir. Ama bir gerçek de hiç unutulmamalı... Sarhoşluk insanın gerçek kişiliğini açığa vurmasına neden olur. Sarhoş fareler kedilere meydan okur, bazı insanlar da sarhoş olduklarında terbiyesizce davranmayı, cesaret gösterisi zannederler. Bütün bunlardan daha kötü olan ise, bazılarının ayıkken de sarhoşlar gibi ağızlarına geleni hiç süzmeden "Düşünce" diye seslendirmeleri değil midir?