Kendi yaşamınıza kendiniz mi yön veriyorsunuz?
- Düşüncelerinizi ve siyasi kararlarınızı özgür iradenizle mi belirliyorsunuz?
- Aldığınız eğitimin içeriğinin nasıl olacağına anne ve babanız mı karar verdi? Çocuklarınızın eğitimine siz mi yön veriyorsunuz?
- Mal ve para varlığınızın azalıp çoğalması, sizin tutumunuza bağlı olarak mı gerçekleşiyor?
Bütün bu soruların özüne inip büyük doğruları yansıtacak cevaplar vermeyi denediğiniz zaman, güçlü rüzgârların önünde savrulan yapraklardan farksız olduğunuzu görürsünüz.
Yıllar boyu resmi "Müfredat" doğrultusunda eğitim alan kuşakların aynı ezberleri yaş farkı olmaksızın tekrarlamaları "Eğitim"e kimin yön verdiğini göstermiyor mu?
Paranıza kim hâkim?
Artık müzelik olmuş ideolojilerin tekerlemeleri ile yurt ve dünya olaylarına yaklaşırken, bunu özgür iradenizin gözlemlerine mi dayamaktasınız?
Borsadaki iniş ve çıkışlar, altın fiyatlarındaki hareketler, döviz piyasasındaki dalgalanmalar, gerçekten arz ve talebin karşılıklı etkilenmelerine mi bağlıdır?
Bir mala talep duyduğunuzda bunun sebebi ihtiyacınız mı, yoksa reklamların sizde yarattığı iştiha mı olmakta?
Çeşitli medyaların size yansıttığı şekilde ve ölçüde, gündemi algılamıyor musunuz?
Kısacası rüzgârın savurduğu yapraklar konumunda kalmamak için, gerçekten özgür iradenizi devreye sokacak yolları bulmanız gerekiyor...
Ezberler ve insanlar
Resmi ideolojiyi bir dünya görüşü biçiminde beyinlere yerleştirmeyi görev edinmiş heyetlerin oluşturdukları müfredat programları ile kendi insanlarımızın bir bölümünü yok saymadık mı? Bugün "Büyük şair" diyerek dizelerini ezbere okuduğumuz isimler dünün vatan hainleri değil miydiler?
Nasıl birikimlerinizin kaderini arz ve talep değil parasal ve siyasal güçleri fazla yerli ve yabancı spekülatörler belirliyorlarsa, siyasi kararlarınızı ve dünyaya bakışınızı da, medyayı çıkarları doğrultusunda kullanan iletişim spekülatörleri yönlendiriyor.
Denemeye değmez mi?
Bu şekilde bir bakıyorsunuz ki, sadece emeği ile geçinen bir kişi ile artı değerlerden servet yapmış bir milyarder, aynı siyasal kaderin sahipleri olarak görülebiliyor.
Kendinizi bir kampın içinde görmek yerine "Birey" olmayı denediniz mi hiç?
Çocuklarınızın alacağı eğitimin içeriğini veya altın fiyatını belirleyemeseniz de, yurt ve dünya olaylarına kendi çıkarlarınız açısından ve kendi beyninizi kullanarak yaklaşmanın da, rüzgârın önündeki yaprak konumundan çıkmak için bir adım olabileceğini hiç düşündünüz mü?