Daha önce Menderes'i, Demirel'i, Özal'ı yemek için sofralar kurmuşlar, darbeli şenlikler düzenlemişlerdi.
Şimdi de Başbakan Erdoğan'ı görünce ağızları sulanmaya başlıyor.
Siyasi yamyamlarımız için en lezzetli yemek seçim kazanmış liderlerdir. CHP'nin kaderini değiştirip seçim kazanmayı başarabilen Bülent Ecevit bile, bunların yemek listelerinde yerini almamış mıydı?
Demirel iki kez sofraya tencerede getirilince, sonunda masadan inip 28 Şubat sofrasına konuk yamyam olarak oturmayı seçmedi mi?
Amerikan tarzı fıkraları bizim mizahımıza aktarıp şu tür bilmece-fıkralar üretebilirsiniz:
Soru: Bir siyasi yamyam için en cazip yiyecek nedir?
Cevap: Çikolata kaplı bir başbakan...
Soru: Bir siyasi yamyam ne tür pizza ister?
Cevap: Başbakanlı peperoni...
Lafı al, rafa koy
Aslında bizim siyasi yamyamların karınları acıkınca besinlerine nasıl yaklaştıklarını anlatmak için Amerikan mizahına başvurmaya gerek yok. Ayrıca bu besinin ille de "Seçilmiş" olması da gerekmez.
Bir siyasetçiyi yemeye karar verince kelimelerin ve gerçeklerin anlamı kalmaz.
1950'de Kocaelili Demokrat'ın seçim konuşmasında İsmet inönü için söylediklerini, Turan Güneş'ten aktararak bu köşede birkaç kez yazdım.
"İsmet paşa asker kaçağıdır" diyerek konuşmalar yapıyor bu Demokrat Partili yerel siyasetçi... Turan Güneş ona "İnönü için hem paşa, hem de asker kaçağı diyorsun, olur mu böyle şey" diyor. Adam "İnönü'yü sevmiyorum, bunu başka türlü nasıl anlatabilirim ki" diye cevap veriyor.
Yaşadığımız yakın tarihte de bir siyaset amatörü Başbakan Erdoğan için "Allahsız" dememiş miydi meydan konuşmasında?
Üç kulvallah
Bahtsız Tansu Çiller'in televizyondaki canlı konuşmasına telefonla katılan bir medya patronunun Çiller'e "Üç kulvallah oku, kendimi Taksim'de asarım" dediğini hatırlarım hep.
Şimdi aynı kişi aynı şeyi yapıp Başbakan Erdoğan'a "Üç kulvallah oku, kendimi Taksim'de asarım" dese, herhalde Başbakan da ona "Bir kere hatim indir, medyanın Gezi'deki katılımını unuturum" derdi.
Ama bütün bunlar laftan ibaret...
Sofra hazır
Eğer siyasi yamyamın karnı acıktıysa Başbakan Erdoğan için aynı anda hem "Amerika'nın kuklası" hem de "Amerika ile Türkiye'nin arasını açtı" diyebilir.
İhracat hamlesini başlatan Turgut Özal için de "Türkiye ihracat ülkesi olursa aç kalırız, ihraç edecek neyimiz var" dememişler miydi bunlar?
Hani baba oğul yamyam ormandaki nehirde çok genç ve güzel bir kızın çıplak yüzdüğünü görmüşler. Oğlan babasına "Bu kızı yiyelim" demiş. Baba ise "Hayır bunu eve götürelim, bunun yerine anneni yiyelim" diye cevap vermiş ya.
Bizim siyasi yamyamlar son dönemde "Bu başbakanı yiyelim" derken kendi kendilerini yediler. Darbecilik sonunda suç oluşturan fiile dönüştü.
Ama bizim siyasi yamyamların oburlukları bitmez.
Nitekim Başbakan Erdoğan ağlasa da, gülse de bunların ağızları sulanıyor. Utanmasalar ziyafet sofrasına Esad'ı ve Sisi'yi de davet ederler bunlar. Yemek servisini de Obama ile Netanyahu'ya yaptırırlar.