Türkiye'nin en iyi haber sitesi
BAŞYAZI MEHMET BARLAS

Suriye ve Mısır'daki faciaları susarak izlemek de vardı

Mısır'daki katliam vicdanı ve insanlık duygusu olan her dünyalıyı mateme boğdu...
Bir savaş romanında bir küçük kız silahıyla kendisini hedef alan askere "Ölürken insanın canı yanar mı" diye soruyordu.
Askerin cevabı ise kızın sorusundan daha acıydı:
- Evet, ölürken insanın canı yanar ama yaşamak daha can yakıcıdır!
Mısır cuntasının katlettiği insanların ailelerinin, yakınlarının acılarını, onları hiç tanımadan paylaşmıyor muyuz? "İnsan" olmak aynı coğrafyadan, aynı dinden veya aynı ırktan olmaktan öteye bir olgudur.
"Ölüm" tüm canlılara sunulmuş ilahi bir sosyal adalet değil midir?

Ecel ve felek

Ama bizim "Ecel" dediğimiz o kaçınılmaz kaderin zamanlamasını zalim despotlar veya acımasız katiller belirlediği zaman, ölüme daha farklı isyan eder insanlık...
Pir Sultan Abdal ne diyor?
"Kısmet verip bizi salan çöllere
Ya eceldir ya didardır ya nasip
Felek bizi saldı özge hallere
Ya eceldir ya didardır ya nasip
"
Pir Sultan Abdal'ın ölümü farklı nedenlere bağladığı şiirindekine benzer bir "Ecel" yorumunu da Ernest Hemingway şöyle yapmış:
- Sonunda herkes ölür... Ölenlerin nasıl yaşadıklarına ve ne şekilde öldüklerine bakarak farkı bulursunuz.

Tribünden izlemek
Ülkelerinin yönetimine katılmalarına hiç izin verilmeyen ve ilk demokrasi denemelerini canlarıyla ödeyen Mısır halkının yaşadığı trajediyi "Bir bölüm insanlık"ın yaptığı gibi tribünlerden izleyip, onları katledenlere destek vermek ne kadar mümkün olabilir bizler için?
Bizden bazıları da "Mısır'ı da, Suriye'yi de tribünden izleyelim... Olanlardan bize ne" demiyorlar mı?
"Batılı olmak" gerçekten böyle bir şey mi?
Hitler 6 milyon Yahudi'yi yok ederken "Olanlardan bize ne" deyip, savaş seni de içine alıncaya kadar susacaksın... Ya da Bosna'da soykırım dünyanın gözü önünde sürdürülürken, bunu görmezden geleceksin...

Diplomasi bu mu? "
Diplomasi beladan uzak durmaktır
" deyip, sırasında seni de belalara sürükleyen süper devletlerle arayı bozmamayı, her şeyin önünde tutacaksın.
21'inci yüzyıl ile geçen yüzyıllar arasında hiç mi fark olmamalı?
Mısır'ı, Suriye'yi sessizce izlemek ve "Bilişim çağı"nı sadece kendi demokrasini hedef alan tweetler atarak yaşamak mı "Çağdaşlık"tır yani?
Türkiye'nin "Derin vicdanı" acı çekiyor.
Türkiye artık susamaz. Geçmişteki suskunluklarımızı çok ağır bedellerle ödemedik mi?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA