Bütün komplo teorilerini ve kimlerin bulanık sularda balık avına çıktıklarına dönük arayışları bir kenara bırakalım...
Eylemli kalkışmalarını sokaklara dökenlerin de, bunları bastırmayı amaçlayan kamu güçlerinin de ve ayrıca olayda birer taraf olarak yer alan siyasi figürlerin de hesaba almaları gereken gerçekler var.
Sade siyasette değil sporda da ve her çeşit rekabetin devrede bulunduğu tüm alanlarda, rekabette yer alan taraflar kendi güçlerinin limitini hesap edip ona göre davranmak zorundadırlar.
Örneğin sokak eylemleri ile siyasi iktidarı hedef aldıkları anlaşılan kalabalıklar, dünyada bu tür eylemler ve direnişler konusunda deneyim sahibi olanların neler dediklerini öğrenmeye çalışsalar, bunun hiçbir zararı olmaz.
Bir öğüt
Bu konuda derin tecrübelere sahip olan Amerika'nın siyah derili insanlarının maktul lideri Martin Luther King'in çok ilgi çekici bir genellemesi vardır. Direnişlere ve kalkışmalara dönük bu genelleme şöyledir:
- Doğan ahlaki soruları bir kenara bıraksak da, eylemli kalkışmalarda yer alanlar zafer kazanmalarının söz konusu olmadığını bilirler. Bu açıdan ayaklanmalar devrimci değil reaksiyoner eylemlerdir. Çünkü yenilgiyi davet ederler.
"Bunların arkasında kimler var" veya "Hangi iç ve dış çıkar çevreleri siyaset dışı gençleri kullanıyor" sorularına cevap aramayı yine bir kenara bırakalım.
Bazılarının "Millenium Kuşağı" olarak niteledikleri "Saf ve temiz" eylemci gençlerin bir programı ve siyasi bir hedefi olmayan kalkışmalarının karşı tarafında "Devlet"in ve "Seçmen çoğunluğu"nun bulunduğunu bilmeleri, güçlerinin limitini hesap etmelerinde yardımcı olabilir.
Bu bir siyasi rekabettir
Çünkü hangi açıdan bakarsanız bakın bu eylemler seçilmiş iktidara karşı sahnelenen bir rekabettir. Rekabetin karşı tarafında örgütlenmiş, bilinçli, seçmen desteğini almış bir siyasi parti ve iktidar dolayısıyla sahip olunan devlet gücü vardır.
Bu görüş açısından baktığınızda, sokaklarda eylemleri koyanlar yasaları ve toplum düzenini tehdit eden, ne istedikleri bilinmeyen ve gelişmeye tepki gösteren bilinçsiz kalabalıklardır.
Hangi sermaye grubu, hangi medya sermayesi ve hangi dış lobi desteklerse desteklesin, bu eylemciler sonunda destekçileri ile siyasi gücün arasında kalırlar. Filler kavga ederken arada karınca sürüleri ezilir.
Kayıp kuşaklar
Geçmişte hep böyle oldu.
Siyaset yapmayı sokak eylemlerinde ve direnişlerde bulabileceklerini zanneden benim kuşağımdan kaç arkadaşım veya tanıdığım öldürüldü, işkence gördü, cezaevlerine atıldı.
Geçmişteki benzer sokak eylemlerini ve direnişleri tahrik ve teşvik edenler ise yaşamlarını da, varlıklarını da korudular.
Yani pompalamalara kapılmamak gerekiyor.
Siyasi amaçlara "Platform"larla veya "Köprü de istemeyiz, kanal da, havaalanı da istemeyiz" benzeri söylemlerle ulaşılamaz. Siyasette yer almanın nihai sonucu, demokratik rejimde seçim sandığından çıkan güçle ölçülür.
"Demokratik katılım" ise bitmez tükenmez sokak eylemlerinde asla bulunmaz.