Toplumun sağlığına dönük çözüm bekleyen sorunlarından bir tanesi de "Gündem oburluğu" değil mi? Düşünün ki Cumhuriyet tarihinin en önemli sorunlarından biri "Barış Açılımı" ile çözüm yoluna girmek üzere.
Kürt Realitesini terörden soyutlamayı ve konuyu kalıcı, demokratik ve özgürlükçü siyasetin zeminine taşımayı amaçlayan bu açılım, çeşitli yönleriyle başlı başına gündemi dolduracak karmaşık bir yapıya sahip.
Öcalan'ın geleceğinden, yeni Anayasa'nın yapısına ilişkin sayısız bilinmeyeni var Barış Açılımının...
Ama Barış Açılımı bile gündem oburluğunu gidermeye yetmiyor.
Mesela bazı gündem oburları, PKK'nın çekilmesine değil Akil İnsanlara takılmayı tercih etmekteler.
Başbakan Erdoğan'ın "Milli içkimiz ayrandır" demesi de gündem oburları açısından bir ziyafet gibi algılandı. Bu ziyafete katılanların bir huyu da Başbakan'ın her cümlesini alıp hiç düşünülmeyen alanlara abartarak taşımalarıdır.
Abdülmecid'in tezi
Sonunda amacı özellikle genç kuşakları "Alkolizm"e karşı korumak olan ve Yeşilay toplantısında seslendirilen bir söylem, "Osmanlı'yı içen padişahların yıktığı"nı iddia eden son Halife Abdülmecid'in tarih tezine kadar dayandı.
Bunu Murat Bardakçı'nın Habertürk'te yayınladığı Abdülmecid'in 1920 tarihli el yazması risalesini okuyarak öğrendik.
Büyük imparatorlukların neden yıkıldıklarını irdeleyen Gibbon gibi, Paul Kennedy gibi yazarlar, Abdülmecid'in tarih tezinden haberdar olmadıkları için, yükselişi de çöküşü de içen yöneticilerde değil askeri, ekonomik, sosyal nedenlerde ararlar.
Gerçekten de ulusların ve devletlerin de çöküşleri veya yükselişleri, alkollü içki kullanımına bağlı değildir.
Alkollü toplumlar
Avrupa alkollü içkiyi yasakladığı için Rönesans'tan Endüstri Çağı'na uzanan gelişmelerin sahnesi olmadı... Japonların milli içkisinin "Saki" olması onların 2'nci Dünya Savaşı'ndaki yenilgilerinin de, endüstri ve ticaretteki başarılarının da nedeni değildir. Amerika alkollü içki yasağı sayesinde mi "Süper Devlet" konumuna geldi?
İnsanlar inançları gereği veya sağlıklarını (özellikle karaciğerlerini ve beyinlerini) korumak için alkollü içkiden uzak durabilirler. Ergenliğe ulaşmamış yaştakiler veya araç kullananlara getirilen içki yasağı da, evrensel aklın gereğidir.
Ama bunu yasak haline dönüştüren devletlere ve toplumlara özenmek, İran'ı, Suudi Arabistan'ı falan model almaktan başka bir anlam taşımaz. Mesela Hindular da alkollü içki içmezler. Ama aynı zamanda et de yemezler.
Yasak akıl dışıdır
Bir başka deyişle "Madem Barış Açılımından yanayız, o zaman alkollü içki yasağını da destekleyelim" çizgisindeki bir tutum akla ziyandır.
Özel yaşama ve inançlara saygı, ne başörtüsünü, ne de içkiyi yasaklayarak sağlanabilir. Canı isteyen ayran veya şalgam, canı isteyen rakı veya bira içer.
Bizim Antep'te hoca köydeki çocuklara nasıl abdest alacaklarını öğretiyormuş. "Önce ellerinizi yıkarsınız" deyince bir çocuk "Ben kollarımı da yıkarım" diye müdahale etmiş. Hoca "Başınızı sıvazlayıp, boynunuzu temizlersiniz" demiş. Aynı çocuk "Ben başımı sabunlarım" diye bağırmış.
Her dediğine bu çocuk "Ben daha fazlasını yaparım" diyerek müdahale edince hoca sinirlenmiş, "Git ulan, hamama gir" diye bağırmış.
Ayrandan giderek "Ben olsam alkollü içkiyi yasaklardım da" diyenlere bu fıkrayı ithaf ediyorum.