Bir Türk siyasetçisi için başbakan olmak tabii ki nihai hedeftir, "Nirvana"ya ulaşmaktır, büyük ikramiyedir.
Ama sadece bir kişi "Başbakan" olabiliyor.
Buna karşı bakan olabilmek fazlasıyla mümkün...
Türkiye Cumhuriyeti gibi merkeziyetçi bir devlette "Bakan" olmak da, siyasette çok güçlü ve çok önemli bir konumda bulunmak demektir.
Sıradan vatandaşların yıllarca devletten çözüm bekleyip uğraştıkları sorunları, bakanın bir "Olur"u bir anda çözebilir.
Ne var ki bakanlık da, demokratik siyasetin tüm olguları gibi kalıcı değil.
Bir partinin lideri seçimde yenilip başbakanlıktan düşse bile, lider kaldıkça ilerideki dönemlerde yeniden başbakan olabilir.
Veya bir başbakan bakanlarını değiştirip, defalarca yeni bakanlar kurulları oluşturabilir.
Eski bakan olmak
Ama bir bakan bakanlıktan ayrıldı mı, geleceği belirsiz bir "Eski Bakan"a dönüşür.
Hayatının sonuna kadar ona "Sayın Bakan" diye hitap etse de çevresi, siyasi güç denilen büyük büyü bozulmuştur artık...
Vehbi Koç Kızılay'daki Özen Apartmanı'nda komşusu ve kiracısı olan 1930'ların sonunun ve 1940'lar başı CHP'sinin güçlü adamlarından Saffet Arıkan'ın hayatına ilişkin gözlemlerini sık sık anlatırdı.
İntihar etmişti
Kurtuluş Savaşı komuta kadrolarından gelen Saffet Arıkan CHP Genel Sekreterliği (1925-31) ertesinde 1935-
38 yıllarında Milli Eğitim Bakanı, 1940-41 yıllarında da Milli Savunma Bakanı olarak görev yapmıştı.
Atatürk'e yakın olduğu için Atatürk sonrasındaki ilk bakanlar kurulunda, Tevfik Rüştü Aras ve Şükrü Kaya gibi isimlerle birlikte Saffet Arıkan da dışarıda bırakılmıştı.
Vehbi Koç "Saffet Bey bakan olduğunda evi dostlarıyla dolar taşardı. Bakan olmadığı dönemlerde de yalnız kalırdı" diye anlatırdı...
Saffet Arıkan 1942-44 arasında Türkiye'nin Berlin Büyükelçisi oldu.
1947'de de 59 yaşındayken intihar etti.
Bir iddiaya göre Saffet Arıkan 26 Kasım günü (1947) Cumhurbaşkanı ve CHP Genel Başkanı İsmet İnönü'ye gitmiş ve "Partiyi Atatürk'ten böyle mi alıp, bu hale getirdiniz" diye çıkışınca çok sert bir cevap almış...
İntiharının nedeni bu olaymış.
Bakanlık sonrası yaşam böylesine kırıklıklar ve kırgınlıklarla dolu olabilir neticede.
Kırgın bir eski bakan
Geçen yıl 28 Şubat döneminin koalisyonunda bakanlık yapmış bir "Eski Bakan"la konuşuyordum.
- Nasılsınız, diye sordum...
- Çok kırgınım... Bu AK Partililer benden hiç faydalanmıyorlar, bana hiç danışmıyorlar, diye dert yandı.
Ne diyebilirdim ki?
"Türk halkı da sizin partiyi baraj altında bırakmadı mı" desem ayıp kaçardı...
Şimdi yine bazı bakanların kabine dışı bırakılacakları söylenmekte.
İsimleri "Muhtemel bakanlar" listesinde yer alanlar, iş kesinleşinceye kadar ne kadar çok sevenleri olduğunu görüp şaşıracaklardır.
Kısacası "Devlet" ne kadar güçlüyse "Devletli" olmak da öylesine güç verir insanlara.