Tarihi "Olmayana ergi" yöntemiyle anlamaya çalışmak da mümkündür.
Örneğin Japonya Pearl Harbour'a saldırıp Amerika'ya savaş açtığında, Hitler Almanya'sı da Japonlara savaş ilan etseydi, Amerika Avrupa'daki savaşın dışında mı kalırdı?
Böylece İngiltere Amerikan desteğinden yoksun olarak Almanya ile baş başa kalır ve 2'nci Dünya Savaşı'ndan yenik mi çıkardı?
Veya Fransız İhtilali olmasaydı, Avrupa'nın yapısı nasıl olurdu?
Napolyon'un olmadığı, milliyetçi akımların uluslararası gelişmeleri yönlendirmediği, daha sonra sosyalizmin başkentleri sarstığı bir Avrupa mı olurdu?
Bizim tarihimize aktaralım bu "Olmayana ergi" yöntemini...
Bunlar olmasaydı
"Lale Devri" diye bilinen ve 1718- 30 yılları arasında yer alan "Barış ve Yenilenme Dönemi" Patrona ayaklanması ile sona ermeseydi, Osmanlı'nın ertesi yüzyılda yapacağı Tanzimat ve benzeri reformlar, daha önce mi gerçekleşirdi?
2'nci Abdülhamit devrilmeseydi, Türkiye 1'inci Dünya Savaşı'nın dışında mı kalırdı?
Vahdettin Atatürk'ün Harbiye Nazırı olmasını kabul etseydi, Kurtuluş Savaşı hangi çizgide gelişirdi? Serbest Fırka kapatılmasaydı ve çok partili demokrasiye 1930'larda geçebilseydik...
27 Mayıs 1960 darbesi olmasaydı ve genel seçimler normal olarak 1961'de yapılabilseydi, Türkiye "Vesayetçi Demokrasi" sürecini yaşamadan bugünlere gelir miydi?
Hepsi insan yapımı
28 Şubat post-modern darbesi olmasaydı, Türk siyaset hayatında "AK Parti olayı" bugünkü gibi yaşanır mıydı?
Tarihi bu yöntemle anlamaya çalışmayı bazıları "Teyzemin sakalı olsaydı dayım olurdu" benzetmesi ile hafife alabilirler. Ama hiç unutmayalım.
Tarihe yön veren kararlar ve gelişmeler, birer doğa olayı değildir.
Bunları insanlar oluşturur, yönlendirir. İnsanların yanlışları toplumları felaketlere, krizlere, savaşlara sürükler.
Beşar Esad bundan bir yıl önce demokratik reformları kabullenseydi ve iktidardan ayrılabilseydi, bugün Suriye başka noktada olmaz mıydı?
Ders almak meselesi
Saddam Hüseyin İran-Irak Savaşı ertesinde Kuveyt'e saldırmasaydı...
Geçmişte yaşananları doğru tahlil etmek, aynı yanlışları tekrar etmemeyi öğretir insanlığa...
Örneğin 1960'lar ile 80'ler arasında yaşanan sokak ve üniversite eylemlerinin sonuçlarını ve yansımalarını doğru tahlil ettiğinizde, bugün "Artık cam kırma özgürlüğümüz bile yok" veya "Konuşmacılara rahat rahat yumurta atamayacak mıyız" benzeri yakınmaların anlamsızlığı çok açık görülür. Bu gerçeği o dönem eylemlerine katılan eski gençler herhalde yürekten hissediyorlardır.