Bir siyasi parti veya lider seçimde yenilgiye uğrayınca, bu yenilginin sebepleri araştırılır.
Gelişmiş demokrasilerde seçim kazanması ihtimali olmayan liderler değiştirilir.
Şimdi Amerika'da Cumhuriyetçi Parti'nin üst kadroları "Romney neden Obama'ya yenildi" sorusunun cevabını arıyor.
İlk açıklamalara göre Romney'nin göçmen politikasındaki sert açıklamaları yüzünden "Latino" da denilen Meksika ve Güney Amerika kökenli seçmenleri kaçırdığını saptamışlar.
Romney ayrıca sadece zenginleri gözetecek bir başkan imajı da vermiş.
Sonuçta Cumhuriyetçi Parti dört yıl sonraki Başkanlık seçimi için yeni bir aday arıyor.
Hıncal Uluç'un yorumu
Bizdeki duruma hiç benzemiyor değil mi?
Sevgili arkadaşım Hıncal Uluç, benim Cumhurbaşkanı Gül hakkındaki yazımı irdeleyen dünkü yorumunda şöyle demişti:
"Son zamanlarda değişen Gül mü, Erdoğan mı?
Bence Erdoğan... Sertleşiyor ve gerilimi artırıyor...
Onun politikası bu... Gül'ün politikası ise, yumuşama.
Başından beri Başbakan'ın 'Ötekileştirme ve ötekilerle arasına uçurum koyma' politikasını desteklemiyorum. 'Efendim muhalefet daha sert...' Onların adı üstünde, muhalefet ve de hem de nasıl umutsuz azınlık durumundalar...
Oysa Başbakan ufukta görünen her seçimi kazanacak çoğunluğa sahip...
Yani yumuşama ve yumuşatma işi ona düşerken, sertliğe daha sert yanıtlar verip gerilimi tırmandırıyor..."
Garip bir durum
Sevgili Hıncal muhalefetin sertliğinin nedenine inmezken ve çaresizliği doğal bulurken Erdoğan'ın sertliğini eleştiriyor...
Böyle birçok partili demokrasi modeli düşünebiliyor musunuz?
İktidar liderinin söylemlerinden mutlu olmayan bir yorumcu bile "Muhalefet"i "Umutsuz azınlık" diye nitelemekte.
"Muhalefet neden iktidara alternatif değil, acaba lider mi yetersiz" sorusuna cevap arayacak yerde "Başbakan neden sert" sorusuna kilitlenmek doğal mıdır?
Cumhurbaşkanı Gül Erdoğan'dan farklı söylemleri ile "Umutsuz azınlık"ın derdine ilaç olabilir mi sevgili Hıncal?