Devletleri "Süper" yapan tek etken ne askeri, ne de ekonomik güçtür. İkinci Dünya Savaşı'ndan perişan çıkan altı Avrupa ülkesi 1957'de
"Ortak Pazar"ı kurarak, kendilerinin çok ilerisindeki bir gücü oluşturmuşlardı.
Ulusal devletten kıtasal hükümete atılan bu adım "Vizyon"un önemini bir kez daha hatırlatmıştı dünyaya.
Kısacası "Vizyon" veya bir "Büyük Proje" de ülkeleri kendi güçlerinin ötesindeki "Süper" konumuna taşıyabilir.
Veya gerçekten "Süper Güç" olan Amerika Birleşik Devletleri'ni düşünün.
Sovyetler Birliği'nin var olduğu ve komünizmin sade ideolojik değil stratejik tehdit oluşturduğu dönemde, ABD'nin "Büyük Projesi" bu tehdidi her alanda yenmekti.
Sovyetler çöküp dağıldıktan ve komünizm de müzelik bir ideolojiye dönüştükten sonra, açıkçası Amerika'nın eski üretken, yaratıcı ve rekabetçi gücü bir nevi buharlaştı.
Yeni düşman aradılar
"El Kaide"yi veya anti-Amerikan eylemci siyasal İslam'ı, Sovyetler'in ve komünizmin bıraktığı boşluğu doldurması ümidiyle global düşman konumuna koymayı denediler.
Ama bu nafile bir çabaydı.
Demek ki bazı ülkeler için bir düşman bulmadan "Büyük Proje" sahibi olmak da pek kolay değildi.
Şu anda Amerika Birleşik Devletleri "Büyük Projesi" olmayan bir süper güç.
Türkiye'ye gelince.
Cumhuriyet'in kuruluşundan yakın zamanlara kadar Türkiye'nin "Büyük Projesi" Lozan'la oluşturulan iç ve dış siyasi statükoyu korumaktı.
Kırılma noktaları
1974'teki Kıbrıs'a askeri müdahalemiz, bu çizgideki ilk kırılma oldu.
Daha sonra da "Kürt Realitesi"nin PKK terörü ile iç ve dış siyasete yansıması, bizim de Ortadoğu ülkelerinden biri olduğumuzu, İran, Irak ve Suriye ile aynı sorunu paylaştığımızı şiddetle hatırlamamıza neden oldu.
Galiba şimdi Türk siyasetinin ve dolayısıyla Türkiye'nin ana sorunu bir "Büyük Proje"ye sahip olmaktır.
Burada bizi yoracak duruma ilişkin soru şu olabilir:
- Aynı anda iki işi birlikte yapmak çok mu zordur acaba?
Bu soruyu şöyle de açabiliriz:
Büyük düşünmek meselesi...
-Hem PKK terörü ile mücadele edip, hem de Kürt realitesine demokratik çözümler üretemez miyiz? PKK terörünü Kürt realitesinden soyutlamak ve komşularla ilişkileri PKK'ya endeksli olmaktan çıkartmak mümkün değil midir?
- Mesela Türkiye'nin enerjide dışa bağımlılığını aşmak hedefi bir "Büyük Proje" olamaz mı? Bir ekonomik kriz ve dış ödemelerdeki bir darboğaz, Türkiye'de elektriklerin sönmesi anlamına gelmez mi?
Siyasetten beklentimiz gerçekten vizyon sahibi siyasetin ağırlık kazanmasıdır.
Türkiye'nin büyük düşünen ve kavga değil çözüm üreten siyasete ihtiyacı vardır.