Anlaşılan bu yaz mevsimini "Beşar Esad ne zaman ve nasıl gidecek" sorusuna kilitlenerek geçireceğiz. Rahmetli Turan Güneş'in anlattığı hikâyeyi yine hatırlatayım.
Eski Çin'de derebeyleri savaştıktan sonra, galip gelen derebeyi yenik derebeyini esir edip sabaha kadar sofra başında ağırlar ve sonra onun ve adamlarının boyunlarını kesermiş.
Böyle bir savaş ertesinde yine sofra kurulmuş. Sofrada bir kuş sütü eksikmiş. Sazlar çalınmış, rakkaseler raks etmişler, kılıç cambazları masadaki konukların saçlarından teller kopartan, uçan sinekleri sünnet eden hünerler sergilemişler.
Sabaha karşı esir derebeyi galip ev sahibine "Yeter artık, keseceksen kes boynumuzu" demiş.
Ev sahibi derebeyi "Zaten kestim, başınızı sallayın görürsünüz" iye cevap vermiş.
İşleri bitmiş meğer
Esir derebeyi ve adamları başlarını sallayınca, kafaları sofraya düşmüş.
Meğer o kılıç cambazları, gösteriler sırasında onlara fark ettirmeden boyunlarını da kesmişler.
Acaba Beşar Esad gerçekten hâlâ iktidarda mı, yoksa "Birileri" fark ettirmeden bitirdiler mi onun işini?
Aslında yaşam boyu kilitlenip cevap aradığımız sorular Suriye dışındaki alanlarda da o kadar fazla ki...
Örneğin kim bilir kaç kuşaktır "CHP ne zaman ve nasıl değişecek" sorusuna da cevap aramıyor muyuz?
Bir açıdan nasıl Kemal Sunal filmlerini defalarca izlemekten hiç bıkmıyorsak ve filmlerin sonunu ilk defa görüyormuş gibi hep merak ediyorsak, bitmez tükenmez CHP kurultaylarına da "Acaba bundan ne çıkacak" diyerek bakmıyor muyuz?
Güzel'in bilançosu
Geçenlerde Hasan Celal Güzel "Sevsinler Sizin Kurultayınızı" başlığı altında bir bilanço vermişti.
Buna göre CHP, 1923'te kuruluşundan bu yana tam 82 defa kurultay toplamış. Bunların 32'si 1923-1980 arasında, 50'si ise 1980-2012 arasında yapılmış. CHP kurultayları Cumhuriyet'in ilk 57 yılında iki yılda bir toplanırken, son 32 yılda, yılda iki defa toplanmaya başlamış.
Son dönemde de "AK Parti'ye iktidar alternatifi parti çıkmayacak mı" sorusuna kilitlenmedik mi?
Ama bazıları bu soru yerine "Erdoğan Cumhurbaşkanı olursa kim Başbakan olacak" sorusuna kilitlenmeyi tercih ediyor.
Bundan sana ne?
Nasrettin Hoca'nın yanına gelen bir adam "Demin bir adam elinde bir baklava tepsisi ile geçti" deyince Hoca "Bundan bana ne" diyerek terslemiş adamı.
Ama adam susmamış... "Hocam o tepsi sizin eve gidiyordu" diye üstelemiş.
Bu defa Hoca daha sert terslemiş adamı.
- Bundan sana ne, demiş...
Bitmez tükenmez kurultaylarda yıllardır CHP'nin Parti Meclisi'ne kimlerin girebileceğini yürekten merak edenler aynı anda "Türkiye'nin yeni Cumhurbaşkanı ile yeni Başbakanı kim olacak" sorusunu da soruyorlarsa, Hoca "Bundan size ne" diye cevap vermez miydi?