Marilyn Monroe ile Yves Montand'ın başrolleri paylaştıkları 1960 yapımı "Let's Make Love" (Hadi Sevişelim) filminde bir köpek fıkrası senaryoda önemli yer tutuyordu.
Çok zengin bir iş adamı olan Jean- Marc Clement (Montand) bir revü kızı olan Amanda Dell'e (Monroe) tutuluyordu filmde.
Ancak revü kızının gözünde paranın hiç önemi yoktu. Onu elde etmek için hiç duymadığı bir fıkrayı ona anlatmak yeterliydi.
Bunu öğrenen işadamı bir fıkra yazarını kiralayıp "Şimdiye kadar hiç duyulmamış bir fıkra" yazması için ona önemli miktarda para veriyordu.
Bu yazarın ürettiği fıkra şöyleydi:
İyi oynamıyor
Bir adam poker oynayanların bulunduğu odaya girince gördüklerinden şaşkına döner. Çünkü poker masasındaki dörtlüden üçü insan, biri de köpektir.
Adam masadakilere "Bir köpek poker oynayabilir mi ki" diye sorar.
Poker oyuncularından biri de bu soruyu şöyle cevaplar:
- Tabii ki köpekler de poker oynayabilir. Ancak hep kaybederler. Çünkü ellerine iyi kâğıt geldiğinde kuyruklarını sallayıp belli ederler!
Kim bilir kaç yıl önce izlediğim bu filmdeki bu fıkrayı, amatör-tarafsız siyasetçilerin (Ya da yorumcuların) aktif siyaset karşısındaki tutumlarını izlerken hep hatırlarım.
Duygusal tutkular
"Ülkenin çıkarları" veya "Hukukun üstünlüğü" gibi çizgilere oturulan gözlemleri dinler ve okurken, "İşte tarafsız bir yorum" diye düşünmeye başlarsınız. Ama öyle bir nokta gelir ki, yorumcu duygularını belli eder.
Adalet ve hakkaniyet benzeri kavramlar üzerinde çeşitlemeler yapılırken, duygusal tutkular ve saplantılar açığa vurulur.
Siyasetin bir tarafına karşı haksız suçlamalar yapılır.
"İstikrar" denilirken kavgalar kışkırtılır. Siyasi liderin eleştirilen öfkesinin daha şiddetlisi, o tarafsız yorumun üslubunu belirler.
Uzun yıllardır bu mesleği icra ettiğim için duyguların insan ilişkilerinde akıl ve mantıktan daha ağır bastığını yaşayarak öğrendim.
İnsan denilen yaratık
İnsan büyük ölçüde önyargılardan, sevgilerden, nefretlerden oluşmuş bir yaratıktır.
Bilge insanın farkı, bu duygularını olabildiğince açığa vurmaması, duyguları yerine aklını konuşturmasıdır.
Bazen de susmanın konuşmaktan daha doğru olduğunu bilmektir bilgelik.
Ama büyük çoğunluk için böyle davranmak kolay değil.
Neticede fıkradaki gibi bütün yaratıklar poker oynayabilir.
Marifet elindeki kâğıtların iyiliğini veya kötülüğünü belli etmeden pokeri oynayabilmektir.