Çocuk yaşlarda "Telefon oyunu" diye bir oyun oynardık. Sizler de bilirsiniz bu oyunu. Çocuklar yan yana dizilirler. Dizinin başındaki çocuk yanındakinin kulağına bir cümle söyler. İkinci çocuk üçüncünün, üçüncü dördüncünün, sonrakiler de kendi yanlarındaki çocuğun kulağına bu cümleyi fısıldarlar.
Dizinin sonundaki çocuk, kulaktan kulağa fısıldanarak kendisine ulaştırılan bu cümleyi yüksek sesle söylediği zaman, sonuç şaşırtıcı olur.
Çünkü o cümle kulaktan kulağa fısıldanarak aktarılırken, hiç akla gelmeyen değişikliklere uğrar.
"Barış" olur "Varış"... "Kavga" sonunda "Karga"ya dönüşür.
İnsanlar duyduklarını değil duymak istediklerini duyarlar genellikle.
AK Parti ve Cemaat
AK Parti ile Cemaat (veya Hizmet) arasındaki iletişim kopukluğunun bir nedeni de, bu dolaylı iletişimden kaynaklanmıyor mu?
Açıkçası bu olayda Başbakan Erdoğan'ı hatalı bulmak pek mümkün değil.
Erdoğan her konuda ne düşünüyorsa bunu kendi ifadesiyle "Açık ve net" seslendiren bir kişi.
Ama aynı durum Cemaat'in lideri Fethullah Gülen için söz konusu değil.
Sayın Gülen'in siyasi konulara ilişkin tutumunu onun sözcüleri oldukları varsayılan veya kendilerini o konumda gören kişiler seslendiriyorlar ya da yazıyorlar.
Oysa Fethullah Gülen'in ne bir atanmış sözcüsü ne de bilinen bir halefi var.
Cemaat parti değil ki
Ayrıca Cemaat, disiplinli bir parti, bir siyasi örgüt değil.
Sonuçta Gülen'i Amerika'da ziyaret edenler, ondan duyduklarını kulaktan kulağa aktarıyorlar...
Çocukların telefon oyunundakine benzer durumlar böylece oluşuyor.
Kimse bu konuda Fethullah Gülen'in tam olarak ne düşündüğünü bilemiyor.
Bu gerçeklerin ışığında Başbakan Erdoğan'ın bir Cemaat etkinliği olan "10'uncu Uluslararası Türkçe Olimpiyatları"nın Türk Telekom Arena Stadı'ndaki kapanış gecesinde isim vermeden Sayın Gülen'e "Türkiye'ye dön" çağrısı yapması aklın gereğiydi.
Konuşmasında vatan hasreti çekenleri hatırlatan Erdoğan şöyle konuştu:
Gülen dönmelidir
"- Gurbet hasrettir, hasretin bedeli çok ağırdır. Gurbette olup vatan topraklarının hasreti içinde olanları aramızda görmek istiyoruz. Gurbet aynı zamanda garipliktir, zaten oradan anlamını yükleniyor. Onun için de biz garipliğe tahammül edemeyiz. Diyoruz ki bu sıla hasreti artık bitmelidir. Bitsin istiyoruz."
Dilerim bu çağrı yerine ve amacına ulaşır.
Cemaat'in görüşünü aktarıcılardan dinlemek yerine doğrudan dinlemek süreci başlar.
Fethullah Gülen'in Türkiye'ye dönmesinden zarar görecek tek kesim Amerikan turizmidir.
Bir de siyasi istikrardan sıkılıp, kavgayı özleyenler bu dönüşten mutsuz olabilirler.