Akıl da zekâ da sonuçta bir "Uyum" meselesidir. Soğuk havada ince, sıcak havada kalın giyinen sadece doğa şartlarına uyum göstermemekle kalmaz, beyninin dış koşulları algılayamadığı da ortaya çıkar.
Bunun en somut anlatımı minaredeki adamı kurtarmak için ona ip atan Temel'in, "Ben bir kere kuyudaki adamı böyle kurtarmıştım" demesi değil midir?
Siyasetin bugününü dünün koşulları ile yorumlamaya çalışmak da böyle bir durumdur.
Mesela önümüzde "2014 sonrasında kim Cumhurbaşkanı, kim Başbakan olacak" içerikli bir soru var.
Öncelikle "Üç yılda neler olur, neler biter" sorusuna ilişkin ihtimal hesapları yapmadan, sanki her durum dondurulmuş biçimde 2014'e de aktarılacakmış gibi geleceği yorumlamak hata değil midir?
Neler olmadı ki?
Mesela çok yakın geçmişte Abdüllatif Şener'in AK Parti'den kopup eski takım arkadaşları ile bir nevi kan davalı olacağını veya eski Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'ın yakın çevreden tasfiyeye konu edileceğini düşünebilir miydiniz?
Ya da Deniz Baykal'ın bir ayıplı kasetle CHP Genel Başkanlığı'ndan düşürüleceğini görebilmeniz mümkün müydü?
Özetle Türk siyasetinde ve özellikle bu coğrafyada üç yıl çok uzun bir zaman dilimidir.
Bu üç yıl içinde Suriye'de neler olabileceğini ve bunların bize nasıl yansıyacağını bilebilen var mı acaba?
Gelelim 2014 ve sonrasına...
Birbirlerine Başbakanlığı ve Cumhurbaşkanlığını gözlerini bile kırpmadan ikram edebilecek kadar derin dayanışma içinde bulunan Tayyip Erdoğan ve Abdullah Gül arasında, bundan sonra mevkilere ve makamlara dönük bir çekişme olabilir mi?
Lider arayışı mı?
Eğer AK Parti'nin geleceği "Lider" sorununun çözümüne endeksli olursa, herhalde Erdoğan da, Gül de üzerlerine düşeni ve gerekeni tereddütsüz yapacaklardır.
"İkinci Adam" İnönü bile onca yıl "Milli Şef" ve Cumhurbaşkanı olduktan sonra 1960 ertesinde koalisyonun Başbakanı olabiliyor ve bunu tenzil-i rütbe olarak görmüyorsa, Abdullah Gül gerekirse yeniden Başbakan olmayı neden düşünmesin ki?
Neticede onun için de "Başkalarının istikbal olarak gördüğü mazi olmuştur" artık.
Artık koltuklar değil "Görevler" veya "Misyon" daha önemlidir?
Sorular ve cevapsızlıklar
Yani AK Parti'nin çaresizlikten bir Cevdet Sunay, bir Fahri Korutürk veya bir Ahmet Necdet Sezer aramak gibi bir durumu yoktur.
Ama bunları yazarken ben de önümüzdeki üç yılda hiçbir şeyin değişmediğini ve bugünün koşullarının dondurularak 2014'e aktarıldığını varsayarak geleceği yorumlamaya çalışıyorum.
Bırakalım Erdoğan ve Gül'ün üç yıl sonra nerede olacakları sorusuna cevap aramayı...
Acaba CHP'nin başında üç yıl sonra da Kemal Kılıçdaroğlu mu olacaktır?
Ya da Putin ve Obama yeniden seçilebilecekler midir?