Bazen bir çağ dönümünü yaşadığınızı fark etmezsiniz. Çağ dönümlerinin yaşanması için ille de Roma İmparatorluğu'nun yıkılması, Amerika kıtasının keşfedilmesi, Fransız İhtilali veya Sovyetler Birliği'nin çöküp parçalanması gerekmez.
Henry Ford'un otomobili seri imalata aktarması da, bir çağ dönümüdür.
Şu anda hepimizin vazgeçilmezi olan GSM cep telefonları da, internet iletişimi de yeni çağlara taşımıştır insanlığı.
Orta çağ sonunda bir denizci pusulayı, bir savaşçı barutu kullanırken nasıl "Ben şu anda bir çağ dönümünün araçlarını kullanıyorum" demediyse, bizler de cep telefonu ile gerekli gereksiz konuşmalar yaparken ya da siber alemde dolaşırken, bir çağ dönümünün figüranları olduğumuzu pek düşünmeyiz.
Devrimsel değişimler
Türkiye'nin ve dünyanın son dönemi, bu tür devrimsel nitelikteki hem teknolojik hem de siyasal değişimlerle ve yeniliklerle dolu.
Ancak biz de dünya da köklü değişiklikleri eski dünyadan kalan kronik sorunlarla birlikte yaşamanın ikilemleri içindeyiz.
Örneğin özellikle Sovyetler Birliği'nin çöküp dağılması ertesinde hızlanan alt kimliklerin üste çıkması süreci, özellikle Balkanlar'da trajik gelişmelere dayandı.
Yüzlerce yıl birlikte yaşamış Sırpların, Hırvatların ve Boşnakların nasıl insafsız bir iç savaşım ve kırımların tarafları olmaları yakın geçmişin bir olayı değil mi?
Ama hâlâ bizim zihinlerimizde de, hukukumuzda da siyaset açısından "Ayrılıkçılık" ile "Bölücü terör" arasında bir fark yok.
Terör ve özgür düşünce
Sonuçta bu ayırımın yapılamaması, düşünceyi açıklamayı da, terörist eylemle eş konumda tutmuyor mu?.
Aslında geniş çerçevede "Arap Baharı"nın yansımaları olarak ele alınan gelişmelerin de gerçekçi tahlili henüz yapılamadı.
Tunus'ta, Libya'da, Mısır'da ve Suriye'de sokağa dökülen kitlelerin beklentileri, bu farklı toplumların yapıları kadar farklıydı.
Ya da kitlelerin Suudi Arabistan'da, Küba'da, Çin'de, Kuzey Kore'de veya İran'da sokağa dökülememeleri, bu ülkelerde özgürlükçü demokrasinin var olduğu anlamına mı geliyordu?
Bir başka açıdan bakarsanız New York'ta Wall Street'e yürüyen kalabalıklar da, Ortadoğu'nun ayaklanan kalabalıkları da imtiyazlı oligarşilere karşı tepkilerini seslendirmediler mi?
Farklı oligarşiler
Kötü yönettikleri şirketleri, bankaları batırmalarına rağmen kendilerini ödüllendiren ekonomi oligarşileri ile kötü yönettikleri ülkelerini hem geri bırakan hem de yandaşlarına yağmalatan despotik oligarşiler, farklı coğrafyalarda farklı kitlesel tepkilere sebep oldular.
Bütün bu olayları tribünden izlemek belki mümkün.
Ama bir futbol maçını izlerken bile kuralları, takımların kadrolarını, oyuncuların niteliklerini biliyoruz.
Dünya olaylarını da biraz olsun bilgi sahibi konumunda izlemeyi denememiz şarttır.
Eski ezberler ve sloganlar yeni dünyayı anlamaya yetmiyor.
Denizi bilmeyen balıklar gibi yaşamaktan kaçınmalıyız