Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad'a ABD Başkanı Obama tarafından yapılan "Artık git" çağrısı, bir "Hukuki süreç"in başlangıcını ifade ediyor.
Bu işin hafife alınır bir yanının bulunmadığını hatırlatmak "Yorumcu sorumluluğu" nun gereğidir diye düşünüyorum.
Ne kadar "Hukuk örümcek ağına benzer; küçük sinek olursan yakalanırsın, büyük sinek isen de deler geçersin" şeklinde yaygın bir inanç varsa bile, hukuk hukuktur.
Bu tekerlemeyi üretenler, "Hukuk" ile yasaları veya yargıyı karıştırmaktadırlar.
İnsan dehasının en parlak ürünlerinden birisidir hukuk.
Tarih öncesinden bugüne uzanan süreçteki büyük hukukçular, birbirlerine hiç benzemedikleri var sayılan durumları, ortak paydada birleştirip, bunları hukuki kavramlar içinde nitelemişlerdir.
Neticede Roma Hukuku'ndaki "Dolus" ile bugünün Türk hukukundaki "Hile" arasında fark yoktur.
Bugün, bu çalışmalar uluslararası hukuk alanında yoğun biçimde sürmekte.
Koruma sorumluluğu
Örneğin Birleşmiş Milletler düzeninde artık geçerliliği kabul edilmiş bir hukuki kavram var.
Buna "Koruma Sorumluluğu" (Responsibility to Protect) deniliyor.
"Koruma Sorumluluğu" Birleşmiş Milletler'in 2005'teki zirve toplantısında kabul edilerek, içtihatlaşmıştır.
Bu kavramın içeriğini şöyle özetleyebiliriz...
- Egemen devletler vatandaşlarını önlenebilir felaketlere karşı korumakla sorumludurlar. Bu önlenebilir felaketler kitlesel cinayetler, jenosit, insanlığa karşı işlenen suçlar, tecavüzler ve açlık olarak sıralanabilirler. Eğer egemen devlet bu sorumluluğunu yerine getirmekte isteksizse ya da bu konuda yetersizse, bu sorumluluğu daha geniş bir devletler topluluğu üstlenir.
Sonunda BM Güvenlik Konseyi kararına bağlı olarak icra edilen ve bir devlete "Askeri Müdahale" edilmesine dayanan sürecin hukuki gerekçesi işte bu "Koruma Sorumluluğu" kavramından kaynaklanıyor.
Sorumluluk aşamaları
Tabii ki müdahaleye dayanan süreçte felaketi "Önleme sorumluluğu" ve felaketin gelişine "Tepki göstermek sorumluluğu" gibi aşamalar var.
Uluslararası ülkeler grubu askeri müdahale ertesinde de "Yeniden inşa etmek" sorumluluğunu üstleniyor.
Bu "Koruma Sorumluluğu" kavramının uygulanma örnekleri ve geliştirilmiş içeriği 2009'un Ocak ayında toplanan Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'na BM Genel Sekreteri tarafından bir raporla sunulmuştur.
Nazi rejiminin icra ettiği Holokost'un, Kamboçya'daki "Ölüm Tarlaları" nın, Rwanda'daki jenosidin, Serebrenitza katliamının hatırlatıldığı raporda, milletler topluluğunun bu olayları önlemedeki aczi vurgulanırken "Koruma Sorumluluğu"na ilişkin en önemli meselenin müdahalenin "Zamanlaması" ve "Etkinliği" olduğu hatırlatılmıştır.
Ve Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin bu durumlardaki konumu çeşitli örneklerle anlatılmıştır.
Başa dönersek.
Esad Rejimi, herhalde bu durumları biliyordur.
Ama bizde bazı çevreler, dünyayı ve gerçekleri fazla önemsemiyorlar.
Sanki dünyanın merkezi Türkiye'ymiş ve sanki her ülke Türkiye'yi kullanmak istiyormuş gibi yaklaşımlar sergiliyorlar.