Türkiye'nin en iyi haber sitesi
BAŞYAZI MEHMET BARLAS

Başbakan'a ılımlılık tavsiye etmek gerçeğe aykırıdır...

Tırmanan PKK terörü hakkında ve "Kürt Sorunu"na çözüm üretimi konusunda biz yorumcular çeşitlemeler yaparken, bir önemli gerçeği unutuyoruz.
Medyadaki haberler de yorumlar da, karar merkezlerinin tutumunu etkilemiyor.
Eğer Kürt realitesi içindeki farklı odaklar, kendilerince birtakım hesaplar yapmışlarsa....
Bu hesaplardan bir bölümünde siyaset yerine terörün kullanılmasının "Dava"ya daha fazla yarar sağlayacağına karar verilmişse...
Biz ne kadar "Bu yanlıştır" desek de, uyarılarımız bu kararı verenlerin tutumlarını değiştirmeyecektir.
Bu noktada artık bizim itidal ve uzlaşı çağrılarımızın yerine, Hükümetin "Bıçak kemiğe dayandı" içerikli uyarısı mutlaka daha etkili olacaktır.

Darboğazlarımız

Ancak burada da darboğazlar var.
Bunlardan birine "İstihbarat zafiyeti" diyebiliriz...
Örneğin İran kaynaklı "Karayılan yakalandı" içerikli haberler ertesindeki tablo bu zafiyetin bir kanıtıdır.
Karayılan'la ilgili haberlerin doğru mu yanlış mı olduklarını anlamak için, Türk yetkilileri de İran kaynaklarına başvurmak zorunda kalmışlardır.
Oysa bu haberin doğru veya yanlış olduğunu herkesten önce Türkiye Cumhuriyeti'nin istihbarat örgütlerinin bilmesi gerekmez miydi?
İkinci bir darboğaz da "Caydırıcı kararlılık" meselesine ilişkin.
Örneğin İran PJAK'ın üslerine Irak sınırları içindeki askeri harekâtla gidiyor. Hatta Karayılan'ın ele geçirilmiş olması ihtimali bile gündeme geliyor.

Sonuçsuz çabalar

Türkiye ise PKK sorunsalını yıllar süren ucu açık ve sonuca ulaşamayan operasyonlarla sürdürüyor.
Yani bu istihbarat ve kararlılık yoksunlukları sürdükçe, "Terör siyasetten daha etkilidir" tezini savunan Kürt karar merkezleri, tezlerinin doğru olduğunu söylemeye devam edeceklerdir.
Silah sesleri, Öcalan'ın sesinden daha fazla duyulacaktır.
Neticede siyasetin terörden daha etkili olduğunu savunan seçilmiş BDP'liler de, çaresiz biçimde adeta PKK'nın eylemlerine endeksli olarak hâlâ TBMM'yi boykot etmiyorlar mı?

Açılımlar geride kaldı

BDP sözcüleri siyasetin çözüm içeren üslubu yerine, kelimelerini mermi gibi kullanmıyorlar mı?
Ya da özerklik açıklaması ile Silvan baskını aynı tarihe rast gelmiyor mu?
Kürt Sorunu üzerinde ne kadar açılım yapmış olsalar da ve eskiye göre bu konuda durum çok daha farklı ise de, bir ülkenin can ve mal güvenliğini hedef alan terörist eylemlere karşı, AK Parti iktidarı "Ama biz uzlaşma istiyoruz" diyerek seyirci kalamaz.
"Devlet sorumluluğu" Başbakan Erdoğan'ı biz yorumculardan farklı bir konumda tutmakta.
Düşünebiliyor musunuz?
Her gün PKK'nın saldırıları ve ardından şehit haberleri gelecek.

Gerçek ötesi yorumlar

BDP sözcüleri de bu durumu kınayacak açıklamalar yapmak yerine, üsluplarını sertleştirecekler.
Ülkenin Başbakanı ise "Lütfen yapmayın, uzlaşalım" diyecek.
Mümkün mü bu?
Doğrudur... Yazık oluyor atılan bunca adıma!..
Ama tablo böyle işte.
Biz yorumlarımızla PKK'ya veya BDP'ye söz geçiremezken, Başbakan Erdoğan'ı ılımlı davranmaya ne kadar ikna edebiliriz ki?
İşte son haber Çukurca'dan geldi...
PKK saldırıları sonunda birçok şehidimiz daha var!

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA