AK Parti'li bazı bakanların ve milletvekillerinin televizyon dizilerini yazan senaristlerin ruhsal sağlıklarına dönük kırıcı değerlendirmeler yapmalarını ve bu dizileri "sapıklık" diye suçlamalarını izlerken, yine Turgut Özal'ı hatırladım.
Ölümünden önce konuşmacı olarak katıldığı son toplantılardan birindeydi Cumhurbaşkanı Özal...
İstanbul'daki bir otelin balo salonunu, çoğunluğu muhafazakâr ve hatta mukaddesatçı olan bir dinleyici kitlesi oluşturuyordu.
Özal "2'nci Değişim Programı"nın ana hedefinin her alandaki özgürlükleri yerleşik hale getirmek olduğunu vurgulayan bir konuşma yaptı.
Sonra salondan gelen sorulara cevap vermeye başladı.
Başında bere olan sakallı bir dinleyici Özal'ı, özel televizyonlara yol vererek milletin ahlakını bozmakla suçladı.
- Bu televizyon kanallarında sabaha kadar porno var. Ahlak elden gidiyor, benzeri şeyler söyledi.
Akıl ve kumanda aleti
Özal şöyle bir baktı kendisini suçlayan bu kişiye.
Sonra cevap verdi:
- Allah sana akıl diye bir şey vermiş. Kul da uzaktan kumanda aletini yapmış. Beğenmediğin programı izlemek yerine uzaktan kumandayı kullanarak başka kanala geçebilirsin. Ama belli ki bu programlardan ayrılamıyorsun. Gözlerinin altı mosmor. Belli ki sabaha kadar bu programları izlemekten uykunu ihmal etmişsin.
Özal'ın bu cevabı hem salondakileri güldürdü, hem de yoğun bir alkışla bu cevaba destek geldi dinleyicilerden.
Hamlet rezaleti
Aradan 10 yılı aşkın süre geçtikten sonra üstelik bakan veya milletvekili olan iktidar mensuplarının televizyon dizilerinin senaristlerini ve bu dizileri sapıklıkla suçlamaları, açıkçası ayıplı bir durum.
Bırakalım dizilerdeki "Çarpıcı" komploları ve irkiltici sahneleri.
Dünya edebiyat klasiklerinin belki de en fazla bilineni olan "Hamlet"e acaba nasıl bakıyor bu tepkici siyasetçiler?
Kral'ı kardeşi zehirleyip öldürüyor ve sonra hem tahta oturuyor hem de dul bıraktığı yengesi ile evleniyor. Maktul kralın oğlu da, bu ahlak dışılığın bütün katılımcılarını öldürüyor ve kendisi de ölüyor.
Hamlet filmlerini oynatan bütün televizyon kanallarını RTÜK'e şikâyet mi edelim böyle senaryoları sapıklık olarak niteleyen mantığa göre?
Oyları etkilenmiyor
Ya da televizyon dizilerine takanlar "Yasaklı konular" benzeri listeler hazırlayıp, bunları senaristlere mi verseler?
Böylece kendileri kadar bilinçli olmayan ve karınlarını kaşıyan kitlelerin, sapık dizilerdeki gibi davranmalarının önüne geçilir mi acaba?
Hiç düşünmüyorlar ki televizyon dizilerindeki sapkınlıklardan etkilendikleri düşünülen kitleler nedense o dizileri oynatan kanallardan hiç etkilenmiyorlar ve seçimde oy kullanırlarken kendi iradelerini sandığa yansıtıyorlar.
AK Parti'nin televizyon dizilerine takık bakanları ve milletvekilleri, keşke biraz da yargı önündeki gazetecilere ilgi duysalar.
Yasaları değiştirecek çoğunluğa sahip oldukları halde düşünce ve basın özgürlüğünü kısıtlayan mevzuatın hâlâ yürürlükte olmasının ayıplı bir durum olduğunu düşünmeye başlasalar.