Sabah uyanınca yatağın kenarına oturup "Bugün kimlere hakaret edeyim, kimleri benzeteyim, kimleri aşağılayayım" diye liste yaptığınız oldu mu hiç?
Böyle bir davranış ruhsal bozukluktan başka neyi gösterir ki?
Ama bazı siyasetçilerin konuşmalarını dinlerken, bu durumun bazı kesimlerde alışkanlık haline geldiğini görüyoruz.
Söylediklerine inansalar, bu ülkenin yaşanacak topraklar olmadığını düşünmeleri de gerekir.
Çünkü bunların söylemlerine baktığınızda kendileri dışındaki tüm siyasetçilerin hain, küfürbaz, saldırgan, cibilliyetsiz ve bilinçsiz olmaları ihtimali fazladır.
Böyle bir siyasi ortamda kendilerinin tek başlarına yaşanılır bir düzeni sürdürmeleri nasıl mümkün olabilir ki?
Oysa siyaset kırıp dökmek mesleği değildir.
Farklılıkların birlikteliği
Demokratik siyaset ise farklı düşünenlerin birlikte yaşamalarının yöntemidir.
Seçim sonuçlarına göre birbirlerine ideolojik açıdan en zıt partilerin koalisyon kurabildikleri bir rejimdir demokrasi.
Türk kamuoyunu her salı günü geren parti grup toplantılarındaki lider konuşmalarının üslup değiştirmesini beklemek durumundayız.
Bu gözlemlerin ışığında iktidarda olanların icraatlarını anlatmalarının, muhalefette bulunanların da alternatif projelerini kamuoyuna sunmalarının, daha doğru olacağını söylememiz gerekiyor.
Ancak şunu da hatırlamalıyız.
Biz gazete yazarları olarak siyasetçilere yol göstermeyi ve ılımlı üslup belirlemeyi amaçlayan tavsiyelerde bulunurken, kendi mesleğimizde de siyasetçileri aratmayacak sertlikteki üslupları sergilediğimizi, iş yapan, ürün veren insanlara karşı da bazen ölçüsü kaçan yergileri seslendirdiğimizi görmezden gelmemeliyiz.
Bizler de farklı değiliz
Sabah uyandığında yatağının kenarına oturup "Bugün kimlere bulaşayım, kimleri aşağılayayım ki daha çok okunur olayım" diye düşünen meslektaşlarımız da var.
Tabii ki her yiğidin yoğurt yeme biçimi farklıdır.
Ama yoğurt yerine insanları yem olarak görmek de yiğitliğe pek sığmaz.
Haksız, adaletsiz, ölçüsüz ve asılsız medyatik saldırılara hedef olmuş ve bu yüzden sadece moralleri değil, düzenleri de bozulmuş sayısız insan var bu toplumda.
Siyasetçilerin kendi yandaşlarına, gazetecilerin de kendi patronlarına gösterdikleri özeni rakiplerine ve herkese göstermeye çalışmaları, üslup konusunda belki bir kriter olabilir.