Türkiye'nin en iyi haber sitesi
BAŞYAZI MEHMET BARLAS

"Şimdi yeni şeyler söylemek lazım"

Kendimizi Arto Tunçboyacı'nın notalarına, Sezen Aksu'nun sesine ve Mevlana'nın sözlerine kaptırıp, o şarkıyı bir kez daha dinlemenin zamanıdır...
"Dün dünle beraber gitti cancağızım
Şimdi yeni şeyler söylemek lazım
Ne kadar söz varsa düne ait
Şimdi yeni şeyler söylemek lazım"...
Aslında yeni şeyler söyleniyor artık.
Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç'ın, Anayasa Mahkemesi üyeliğine seçilen Hicabi Dursun ve Celal Mümtaz Akıncı'nın ant içme töreninde yaptığı konuşma yeni şeylerle doluydu...
Hatırlayalım Haşim Kılıç'ın söylediklerini:
"- Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin önünde beklemekte olan 120 bini aşkın dosyanın yüzde 12' si Türkiye'den yapılan şikâyetlerden oluşmaktadır. Bu şikâyetlerden karara bağlananların büyük bölümü üzülerek belirtmeliyim ki adil yargılama hakkının ihlali ile ilgilidir... Eğer bir ülkede yılda on beş binden fazla dava dosyası zaman aşımına uğruyorsa, bunun çözüm yollarını eleştirmeye ve ötelemeye hiç kimsenin hakkı yoktur.

Kibirli statükocular

- Çoğulcu, katılımcı, insan onuru ve hukukun üstünlüğü temeline oturan, dinsel ve etnik dogmalardan arınmış, değişime açık, toplumun değerleriyle bütünleşmiş, farklılıkları uzlaştıran Anayasalar bir toplumun hayat sigortasıdır. Tüm toplumlarda özgürlük, demokrasi ve daha çok hukuk isteklerine ilişkin güçlü sesler yükselmekte, buna cevap veremeyenler ise yıkılıp gitmektedir.
- Değişime karşı çıkan, çağın nabzını tutamayan statükonun kibirli mensupları artık halkı ikna edememektedir.
Anayasaların ve Anayasa mahkemeleri üyelerinin toplumun bu istekleri karşısında kayıtsız kalması düşünülemez."
Anayasa Mahkemesi eski raportörü Osman Can'ın Taraf'taki söyleşisinde Neşe Düzel'e söylediği diğer bazı yeni şeyleri de hatırlayalım: "- Anayasa Mahkemesi, darbe ideolojisinin koruyucusu bir kurumdu. Demokrasiyi ortadan kaldıran, işlevsizleştiren kararlar veriyordu. İdeolojik gerekçelerle, demokratik işleyişi boğmaya ve gelişmesini engellemeye çalışıyordu. Dolayısıyla vatandaş da, "Ben niye parlamentoya insanları seçiyorum? Benim oyumun değeri yok mu" diye sormak durumunda kalıyordu.
Darbeci rejim bitiyor

- Sonuçta böyle bir yargı, vatandaşın oyunu anlamsızlaştırıyordu. Artık Anayasa Mahkemesi böyle bir mahkeme olmayacak. Şöyle söyleyeyim. Türkiye'de her türlü ideolojinin egemenliği bitiyor. Militer darbeci ideolojinin egemenliği bitiyor. Ama belli bir muhafazakârlık kalıyor. Çünkü kurumlar, toplumu yansıtacak.
- Darbeci rejim bitiyor. Türkiye, 2000'lerin başından beri demokrasiye geçiş dönemi yaşıyor. Türkiye'de toplumun talepleri üzerinde yeni bir sistem inşa ediliyor. Demokratik, laik, sosyal hukuk devletine geçiliyor. Bu ülke ilk kez laikliğe geçiyor!

Kavramların boşaltılması

- Biz bugüne dek Batı'dan aldığımız kavramların içini hep boşalttık. Kavramların hepsinin içini tersinden bir içerikle doldurduk ve uygulanan şeyi de 'laiklik' diye satmaya çalıştık. Entelektüeller, aydınlar, hukukçular hep kavramları çarpıttılar. Bu konuda hukukçuların büyük sorumluluğu var. Darbeci düzeni meşrulaştıran hukukçulardır."
Evet... Bazıları hâlâ eski şeyleri söylemeyi sürdürseler bile, artık yeni şeylerin söylenmesi kaçınılmazdır.
Söyleniyor da...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA