Sürekli tekrar ediyorum.
Siyaset en zor meslektir.
Bunu kanıtlayan bir örnek vereyim isterseniz.
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu Artvin gezisinde Ardanuç'a da uğradı.
Anayasa referandumuna değineceği konuşmasında siyasetin kaçınılmaz gereği olarak önce yerel konulara değinmiş.
Yöre sakinlerinin tepki gösterdikleri hidro elektrik santralları projesini şöyle ele almış:
"-Su yaşam hakkıdır. Suyun olmadığı yerde hayat yoktur. Ama eğer suyu keserseniz insanların can damarını kesersiniz. Enerjiye Türkiye'nin ihtiyacı var elbette. Enerji olmalı. Baraj yapıldığı zaman zaten karşı değiliz. Ama siz derelerin kardeşliğini bozarsanız, suyu yatağından, insandan ayırırsanız, biz elbette o tür enerjiye karşı çıkacağız. Bu da insan olmanın doğal sonucudur"
Barajların ve hidroelektrik santralların bu şekilde değerlendirilmesi, ancak siyaset mesleğindeki insanların yapabileceği bir iştir.
Şimdi düşünün.
Kılıçdaroğlu diyelim ki iktidar oldu ve masasının üzerinde bir baraj projesi var.
Projenin gerçekleşmesi onun onayına bağlı...

Anlamlı sorular
Uzmanlara şu soruları sorarsa acaba ne tür cevaplar alabilir:
-Bu baraj için derelerin kardeşliğini bozuyor musunuz?
-Yoksa baraj yapmak için suyu yatağından mı çıkartıyor, dereleri insanlardan mı ayırıyorsunuz?
-Bu barajın yapımı insan olmanın doğal sonucunu olumsuz mu etkileyecek?
Mühendisler ve uzmanlar bu sorulara acaba ne tür cevaplar verebilirler?
-Derelerin kardeşliği bozulsa bile bunların suları baraj gölünde birleşip karı-koca olacaklardır...
-Barajı yapabilirsek, insan olmanın doğal sonuçlarından biri olan elektrik enerjisi ihtiyacına cevap verebileceğiz.
Başta da söylediğim gibi siyaset en zor meslek.
Oy isteyeceğiniz yörenin halkı hidroelektrik santrallara karşılarsa, ne diyebilirsiniz ki?
"Al lafı- Koy rafa" diye bir deyiş vardır ya...

Dereler ve insanlar
Muhalefette iseniz derelerin kardeşliğinden bile söz ederek, ne demek istediğinizi anlatmamaya çalışırsınız.
Bereket yerel sorunlardan sonra söz Anayasa referandumuna gelmiş Ardanuç'ta.
CHP Genel Başkanı burada ne demek istediğini açık ve seçik söyleyip şöyle demiş:
"-Anayasa değişikliği sizin hangi sorununuzu çözüyor? Bu Anayasa değişikliği bir adamın sorununu çözüyor. Recep'in Yüce Divan sorununu çözüyor. Buna izin verecek misiniz? Recep, Yüce Divan'a gitsin mi gitmesin mi?"
"Siyaset en zor meslek" derken haksız mıymışım?
Derelerin kardeşliği masalları anlatırken aynı anda siyasi rakibinizden bu üslupla söz etmek insan olmanın değil siyasetçi olmanın doğal sonucu değil midir?