Bu Anadolu coğrafyasında beyin kimyasını etkileyen bir büyü var galiba.
Sade bu coğrafyada yaşayanların değil, dışarıdan geçici olarak gelenlerin de kafalarını karıştırıyor bu büyü.
Şu Ağrı Dağı'nda Nuh'un Gemisi'ni arayanlara bir baksanıza.
Bir geminin kalıntısı nerede aranır?
Ya denizin dibinde, ya da bir kıyıda değil mi?
Üstelik Karadeniz'in dibinde batık kentlerin bulunduğu da saptandı.
Yani Nuh'un Gemisi'nin üzerinde yüzdüğü varsayılan "Büyük Tufan"ın sularının, Karadeniz kıyısındaki uygarlıkları vurmuş olması kuvvetle mümkün.
Ama buraya Nuh'un Gemisi'ni aramak için gelenler önce Ağrı Dağı'na tırmanmaya başlıyorlar.
Hong Kong'da 2008'de açıklama yapan Evangelist bir kuruluşun sözcülerinin "Nuh'un Gemisi'ni bulduk" demeleri ve gemiden alındığını söyledikleri bir metre uzunluğundaki tahtayı göstermeleri, medyamıza yansıdı.
Gemi mi uçak mı?
Geminin bulunduğu iddia edilen yer 4 bin metre yükseklikteymiş.
Yani deniz seviyesinden 4 kilometre yukarıda.
İşte Anadolu'nun kafaları karıştıran büyüsünün bir yansımasıdır bu.
Gemi'yi bulduklarını ileri sürenler, aslında "Nuh'un Uçağı"nı bulduklarının farkında değiller.
Neticede Nuh'tan binlerce yıl sonra uçağı keşfettikleri söylenen Wright Kardeşler'in uçakları da tahtadan değil miydi?
Kafası karışık olmayanlar kesiminden olduğu anlaşılan arkeolog Prof. Dr. Orhan Bingöl, "O geminin, o yüksekliğe çıkması için dünyanın etrafının o yükseklikte suyla kaplı olması lazım. Hiç 4 bin metre yükseklikte suyla kaplı olduğu bir dönemle karşılaşmadık. Kısacası olacak şey değil" demiş.
Eski Beykoz Kaymakamı Cengiz Gökçek, Doğubayazıt kaymakamıyken bu Nuh'un Gemisi yüzünden yaşadıklarını anlattıkça, hepimiz katıla katıla gülerdik.
Amerikalı astronot
1980'li yıllarda bir Amerikalı astronot helikopterle Doğubayazıt'a gelir.
- Uzaydan bir tek Ağrı dağı görünüyordu dünya üzerinde... Bu dağı incelemeye geldim, der.
Bu astronotun gelişini İçişleri Bakanlığı'na bildirirler. Bakanlık da "Astronotu gece gündüz izleyin" talimatı verir. Çeşitli engellemeler sonunda bir gün astronotun helikopteri ile dağa çıkmasına izin verir kaymakamlık. Ama yanına Bakanlığın talimatı gereği, bir jandarma subayı koyarlar. Ne var ki astronot ve ekibi gibi soğuk havaya dirençli giysileri olmadığı için, kısa süre sonra jandarma subayı "Çok üşüyorum" der ve yere dönmek zorunda kalan helikopterden iner.
Sonra o astronot helikopteri ile dağın zirvelerine doğru tırmanmış.
Ama orada kimse ne yaptığını bilmiyor.
Kafası karışıklar
Bu Amerikalı'nın uzaya tırmanmasını izletemeyen İçişleri Bakanlığı'nın adamın Ağrı Dağı'na helikopteri ile tırmanmasını da izletemediği apaçık ortada.
Anadolu coğrafyasındaki kafa karışıklıkları keşke sadece Nuh'un Gemisi ile sınırlı kalsa.
Mesela cuntacılar tarafından planlanan darbe girişimlerini doğal bulup, TBMM çoğunluğunun yeni Anayasa yapma girişimine "Sivil darbe" diyenlerin kafaları da karışık değil mi?
Ya da Kürt realitesini temsil ettikleri söylenen milletvekillerinin bu anayasa değişikliği konusunda CHP ve MHP ile aynı çizgide bulunmalarını kafa karışıklığından başka ne ile açıklayabiliriz?
Ayrıca "Danıştay Suikastı"nı o gün "Türkiye'nin 11 Eylülü" olarak sunanların, gerçekler ortaya çıktıktan sonra kafaları nasıl karışmasın ki?
"Su akar deli bakar" misali, derelere bakıp dururlar.