İnsanoğlu pek tuhaftır.
Kimi, okyanustaki kelebeğin kanat çırpmasının Amerika kıtasını vuracak kasırganın yönünü nasıl etkileyeceğini hesap etmeye çalışır.
Kimi de yanıbaşımızdaki Yunanistan'ın ekonomik iflasının veya Yugoslavya'daki iç savaşın yahut Sovyetler'in çöküp dağılmasının Türkiye'yi nasıl etkileyeceğini düşünmez bile.
Ama insanoğlu çeşit çeşit.
Mesela The New York Times yazarı Robert D. Kaplan, Yunanistan'ın ekonomik iflasından giderek, Avrupa'nın dününü ve bugününü Bizans'tan Osmanlı'ya taşıyarak yeniden sınıflandırmış.
Kaplan'a göre Roma Doğu ve Batı diye ikiye ayrılınca, Avrupa'nın yeniden yapılanma süreci başlamış.
Roma'nın merkezini oluşturduğu Batı İmparatorluğu'ndan Şarlman'ın (Charlemagne) Krallığı ve Vatikan türeyerek, bugünkü Batı Avrupa'ya dayanmış.
Konstantinopl'un (İstanbul) merkezini oluşturduğu Doğu İmparatorluğu olan Bizans ise, önce Yunan dili konuşan Ortodoks Hıristiyanlarla ve İstanbul'un 1453'teki Osmanlı fethi ertesinde ise yoğunluklu Müslüman nüfusla varlığını sürdürmüş.
Bu şekilde Yugoslavya'nın kuzeydoğusundan başlayıp Romanya'yı ikiye bölen Karpat Dağları önce Roma ile Bizans'ın sınırını, giderek de gelişmiş ve varlıklı Avusturya-Macaristan İmparatorluğu (Habsburglar) ile daha yoksul Osmanlılar arasındaki sınırı oluşturmuşlar.
Yunanistan kimin evladı?
Bu açıdan bakıldığında Yunanistan Perikles Atinasından daha çok Bizans ve Türk despotizminin evladıymış.
Bu kategorizasyonda daha da ileri giden Kaplan'a göre Habsburgların ve Prusya'nın vârisleri olan Polonya, Çek Cumhuriyeti ve Macaristan, Bizans ile Osmanlı'nın vârisleri olan Bulgaristan ile Kosova'dan daha ileriymişler.
Yugoslavya 1991'de Habsburg esintili Slovenya ve Hırvatistan ile Türk esintili Sırbistan, Kosova ve Makedonya'ya bölündüğünde, Roma ve Bizans ayrımı bir kez daha gerçekleşmiş.
Yunanistan'ın bu ülkelerden daha istikrarlı ve müreffeh olmasının nedeni ise, Sovyet modeli komünizmi yaşamamış olmasıymış.
Böyle diyor Robert D. Kaplan.
Amerikalı yazara göre Yunanistan kurtarılmazsa yeniden Doğu'ya itilir ve coğrafi-siyasi-kültürel Avrupa Birliği hayali suya düşermiş.
Bütün bunları okurken "Tarih" adı verilen olgunun isteğe göre nasıl eğilip bükülebileceğini bir kez daha gördüm.
Acaba daha düne kadar geri kalmışlığın simgesi olan Çin de önce Bizans-Osmanlı despotik geriliğinin etkisindeyken, son 10 yılda Prusya-Habsburg esintisine mi kapıldı?
Ya Doğu'ya kayarsa
Ya da Kaplan'ın "Yunanistan kurtarılmazsa Doğu'ya kayar" içerikli endişesini daha önce "Türkiye AB'ye alınmazsa Doğu'ya kayar" şeklinde telaffuz edenler, acaba Bizans'tan ve Osmanlı'dan haberdar değiller miydi?
"Kuzey-Güney" ve "Doğu-Batı" ayrımlarını Avrupa düzeyinde ele aldığınız zaman, görüldüğü gibi Yunanistan bile hem Güneyli hem de Doğulu oluveriyor.
Bir anlamda Kuzey Akdeniz ülkelerine Avrupa'nın Afrikalıları gibi bakılabiliyor.
Bu arada Kuzey Avrupalılardan bazılarının yakın geçmişte Doğu'nun Slavlarını da 2'nci sınıf insanlar olarak gördüklerine de tanık olmadık mı?
Sonuç ne olabilir bu durumda?
Gelin şu Yunanistan'ın kurtarılmasına biz de katkıda bulunabilelim ki, bu ülke Doğu'ya kaymasın.
Biz de hep birlikte Batı'ya ve Kuzey'e kaymaya çalışalım.