Türk müziğinin nağmeleri kadar şarkıların güfteleri de bizim gönül tellerimizi titretir.
Çünkü o güftelerde, söylenenler kadar söylenemeyenler de vardır.
Mesela aşkları anlatan güfteleri şarkılardan çıkartıp, toplumsal ilişkilere, siyasete ve çeşitli mesleklere yansıtın.
O "Söylenmeyenler" i daha iyi görebilirsiniz.
Mesela Türk demokratik siyasetinde nedense kimse "İktidara gelmek istiyorum" demez...
Bunun yerine "Tehlikedeki Cumhuriyet'i kurtarmak istiyorum" veya "Rejim tehlikede, ben onu kurtarmaya adayım" falan denilir.
Bir güzel kadınla fiziki beraberliği arzulayan şair de bunu açıkça söylemek yerine, neler anlatmaz ki şarkıya güfte olan şiirinde...
Örneğin güftesi Mustafa Nafiz Irmak'ın olan Hicaz makamındaki Selahattin Pınar şarkısını hatırlayın: "Anladım sevmeyeceksin beni sen nazlı çiçek
Hasta gönlüm hicranını yalnız çekecek
Bil ki ruhum seni çılgınca severken ölecek
Yine sensin beni bir lahza şifayab edecek"
Bu şarkıdaki "Nazlı çiçek"i "İktidar" olarak düşünün ve CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın bu şarkıyı söylediğini hayal edin.
Ömrümüzün son demi
Veya Süleyman Demirel ile Hüsamettin Cindoruk birlikte Selahattin Altınbaş'ın Hüzzam makamında bestelediği Orhan Arıtan'ın güftesini, Mesut Yılmaz'a karşı söyleyip "28 Şubat"taki beraberliklerini hatırlatsalar:
"Ömrümüzün son demi son baharıdır artık
Maziye bir bakıver neler bıraktık
Küserek ayrılsak inan olur ki yazık
Maziye bir bakıver neler bıraktık"
Şu anda iktidarın sahibi olan ve ne yaparsa yapsın belirli kesimlere kendini beğendiremeyen, son yedi yılda saçlarına ak düşen ve yaklaşan genel seçimleri kamuoyu anketlerine bakarak bekleyen Başbakan Erdoğan da, güftesi Bekir Mutlu'nun bestesi Kutlu Payaslı'nın olan Muhayyerkürdi şarkıyı söyleseydi mesela:
"Sen nisansın daha, ben sarı eylül
Sen goncasın açan, ben kuruyan gül
Sen alev alevsin, ben savrulan kül
Saçıma ak düştü, yüzüme yıllar
Bahar sende kalsın, bende acılar"
Sevmekten kim usanır?
Yıllar önce Turan Güneş, Sırrı Atalay'a "Siyasetten emekli olmayı düşünmeliyiz" deyince, Atalay "Siyasette insan emekli olmaz, resen emekliye sevk edilir" demişti.
Bu gerçeğin ışığında düşünürsek...
Siyaset müzikholünün eski ve yeni as solistleri, baş-altıları ve siyaset patronlarının ilgisini bekleyen amatör yıldız adayları, yani tüm "Siyaset bağımlıları" bir arada sahneye çıkıp fasıl yapsalardı, herhalde Hikmet Münir Ebcioğlu'nun güftesi ile Teoman Alpay'ın bestelediği Rast şarkıyı söylerlerdi:
"Sevmekten kim usanır
Tadına doyum olmaz
Hangi gönül uslanır
Sevenle oyun olmaz
...........
Kaç kere yemin ettim,
Kaç gönüle de girdim
Sensiz yapamıyorum ah
Bak yine geri geldim
..................
İster yüzümü güldür
İstersen ağlat beni
Bir gecenin koynundan
Bin geceye at beni"