İstanbul'u da vuran sel felaketi ertesinde, siz sayın okurlardan pek çok mesaj geldi.
Umman'dan yazan Sayın İbrahim Kocagöz'ün mesajı, gerçekten uyarıcıydı ve çarpıcı gözlemlerle doluydu.
Örneğin Karadeniz otoyolunu da gündeme getirirken şöyle diyordu:
- Dağlar ile deniz arasına otobanla set çekiliyor, bu ne demek? Dağlardan gelecek yağmur ya da eriyen kar suları yolları aşmak isteyecek, aşamayınca da taşkın sular oluşacak. Çok basit ancak buna rağmen neden yapılıyor? Bu oluşumdan çıkarları olan onlarca şirket ve politikacı var çünkü!
Bu tür çarpıcı gözlemlerle dolu olan mesajı yerimin izin verdiği ölçüde yayınlıyorum:
"Sn. Barlas,
Umman'da özel bir firmada çalışan bir elektronik mühendisiyim.
İSÜDAK (İstanbul Üniversitesi Doğal Afet Arama Kurtarma) ekibinin kurucu üyelerinden ve Acil Müdahale Takımının eski lideriyim. Birçok deprem, doğal afet ve toplumsal olayda bulundum.
İki gündür yaşadıklarımızdan pek çok sonuç çıkıyor. Çok bilinen konularda önlem alınmadığı çok açık ortada.
- Her yıl olduğu gibi binlerce hektar orman alanı yakıldı. Ancak inanılmaz şekilde devlet ve medya bunları doğal karşılıyor. Hepimizin oksijeni kesiliyor, diğer canlıları yok ediyoruz ve bunların hiçbir sorumlusu halen YOK. Nasıl bir şey bu? Orman yangınlarının birçoğunun kundaklama sonucu çıktığı aşikâr. Bu cinayetleri işleyenler kesinlikle cezalandırılmalıdır. Bunlar yaşamı bitiriyorlar.
Yapılmayacak şeyler
- Dere yataklarına, dere ve nehir kenarlarına, tarım arazilerine müteahhitlerin evler, işyerleri ve fabrikalar yapmasına belediyeler (siyasal parti farkı olmadan), devlet (var ise), mimar ve mühendis odaları, sivil toplum örgütleri, siyasal partiler, şirketler, medya ve toplum göz yummakta. Hatta bir kısmı çıkar uğruna bu oluşuma çanak tutmakta.
- Dağlar ile deniz arasına otoban ile set çekiliyor, bu ne demek? Dağlardan gelecek yağmur ya da eriyen kar suları yolları aşmak isteyecek, aşamayınca da taşkın sular oluşacak. Çok basit, ancak buna rağmen neden yapılıyor? Bu oluşumdan çıkarları olan onlarca şirket ve politikacı var çünkü!
- Selimpaşa'daki sel felaketinde kaybolan kişiyi damadı ve kızları aramaya çalışıyor. Damat canlı yayında kaymakamdan yardım istediklerini ve kaymakamın felaketin büyüklüğünü işaret edip sonrasında da "Başınız sağ olsun" dediğini anlatıyor. Böyle bir şey nasıl olur? Burası Mozambik mi? Ortada TSK'nin arama kurtarma ekipleri ve itfaiyeciler dışında kimse yok. Yüzlerce milyon yardım toplayan medyatik AKUT nerede, ya da binlerce kişi için kadro açılan Sivil Savunma ekipleri neredeler?
Duyarsız mı olduk?
- Görüntüler 20-30 yıl öncesi ile aynı. Yatırımlar yapılan arama kurtarma ekipleri, milyonlarca liralık malzeme ve araca sahip, ortada yoklar. Vatandaş kendi kayıplarını kendisi bulmaya çalışıyor. Nasıl bir duyarsızlık? Arama ve kurtarmacılık bir gönüllülük işidir. Bunu iş ve meslek haline getirenler ortada yoklar!
- Yağmacılık, hırsızlık ve açgözlülük... 1999 depreminde olduğu gibi toplumun çürümüş insanları işbaşındaydı. İşin bir diğer boyutu da yağmayı önleyecek kamu görevlilerinin ve "Devlet"in ortada olmayışı. Daha da ötesi bazı kamu görevlileri televizyonda "Yağma yoktur" diyebiliyor! Uyutucu ve düşünmeyi önleyici yayınlar yapmak yerine lütfen bu derin uykuya yatmış toplumu uyandıralım artık. LÜTFEN!
Saygılarımla, İbrahim Kocagöz