Barışı yapmanın savaşı yapmaktan daha kolay olduğunu zannedenler, tarih boyunca siyaset sahnesinden hiç inmezler.
Bunun en son örneğini ABD'nin eski Başkanı Bush'un Irak'a askeri müdahale yapılması için verdiği karar sonrasındaki gelişmelerde gördük.
Şimdi "40 Akıllı" savaşın sonuçlarının nasıl yok edileceğini ve Irak'ın bütünlüğü ile istikrarının nasıl sağlanabileceğini bulmaya çalışıyorlar.
Türkiye, Cumhuriyet'in kuruluşundan bu yana barış taraftarlarının savaş taraftarlarından daha ağır basmaları gibi bir siyasi şansa sahip olmuştur.
Dış siyasetimizin kronikleşmiş sorunlarının çözümünde bile diplomasi ve sabır, temel yöntem olmuştur.
Gerçekten "haklı" olduğumuz 1974'teki Kıbrıs'a askeri müdahalenin sonunda kalıcı diplomatik bir çözümden kaçınmamız ise, uluslararası hukuku ve diplomasiyi hafife almamızın Cumhuriyet tarihindeki ilk ve tek örneğidir...
Siyasetimizin ipoteği
Bu davranışımızın en dramatik sonucunu da "Kıbrıs Sorunu" nun çeyrek yüzyılı aşkın süredir dış siyasetimizin üzerindeki engelleyici ipoteği oluşturması şeklinde görüyoruz.
Bu açıdan baktığımızda AK Parti iktidarı iç ve dış siyasetteki açılımları ile Cumhuriyet'in temel çizgisini güçlendirerek devam ettirmektedir.
Son olarak açıklanan ve protokole bağlanan "Ermeni açılımı" da bu çizgi üzerindeki bir gelişmedir.
Neticede "Türkiye ve Ermenistan 'Diplomatik İlişkilerin Tesisi Protokolü' ile 'İkili ilişkilerin Geliştirilmesi Protokolü'ne dair iç siyasi istişarelerini başlatma hususunda mutabakata varmışlardır. Siyasi istişareler 6 hafta içinde tamamlanacak ve bunu müteakip imzalandıktan sonra iki parlamentonun onayına sunulacaktır."
Bu konuda Dışişleri bakanı Davutoğlu'na sorulan soruyu ve cevabını Yayın Yönetmenimiz Erdal Şafak'tan alıntılayarak aktarayım:
Soru: İki ülkenin ortak açıklamasında belirtildiği gibi, Türkiye- Ermenistan sınırı, "Siyasi istişarelerin tamamlanacağı" 6 haftayı izleyecek 2 ay içinde açılabilir mi? Ve de iki ülke arasında diplomatik ilişki kurulabilir mi?
Bazı koşullar
Cevap: Hem evet, hem hayır. "Evet"in somut koşulları var: 1- Soykırım iddialarını araştıracak ortak komisyonların kurulması ve çalışmaları tamamlayıncaya kadar Ermenistan'ın soykırımı propagandasını askıya alması. 2- Kars Anlaşması dahil iki ülke arasındaki sınırı çizen tüm anlaşmaların Ermenistan tarafından kabul edilmesi. 3- Bu anlaşmalarda öngörülen sınırın Ermenistan tarafından resmen kabul edilmesi. 4- Yukarı Karabağ'da çözüme yaklaşılması.
Başta da söylediğim gibi barışmak savaşmaktan çok daha zordur.
Barış mimarları
Türkiye ile Ermenistan arasındaki barışı ve işbirliğini kalıcı hale getirmeyi amaçlayan çabaların tüm mimarlarını, Gül'ü, Sarkisyan'ı, Erdoğan'ı, Davutoğlu'nu ve bütün katkıcıları kutlamak gerekir.
Sarkisyan'ı 14 Ekim'deki milli maçta Gül'ün yanında şeref tribününde görmek istiyoruz.
Barışı aramak konusunda çabalar karşı taraftan eksik cevap alabilir.
Bizde olduğu gibi karşı tarafta da gerginlik tüccarları her zaman vardır.
Bu kimseyi yıldırmamalı.
Turgut Özal Yunanlılara tek taraflı olarak vizeyi kaldırdığı zaman yöneltilen eleştirileri hatırlayın.
Ve hesap edin.
Bugüne kadar uzanan zaman diliminde kim kârlı çıktı bu uygulamadan?