Ana muhalefet partisi CHP'nin önde gelen sözcülerinden biri televizyonda neden "Kürt Açılımı"na destek vermediklerini şöyle anlatıyordu:
- Türkiye'de Kürt Sorunu değil, bölücü terör sorunu vardır. Bu sorun da aslında Türkiye'nin değil Irak'ın ve Amerika'nın sorunudur...
Bu çizgideki açıklamaları dinlerken "Anlattıkları bu cadı masallarına gerçekten kendileri de inanıyorlar mı" diye düşündüm.
Güneydoğu illerinde CHP'nin neden hiç oy alamadığını, DTP'nin kazandığı belediyeleri falan nasıl değerlendiriyorlar acaba?
Türkiye'deki bölücü terörün nedenlerini ve kaynaklarını anlamaya çalışmak yerine, bunun sorumluluğunu Amerika'ya ve Irak'a yüklemek hangi siyasi akla hizmet eder ki?
Bugün İmralı'da mahkûmiyetini sürdüren Abdullah Öcalan'ı Türkiye'ye Amerika teslim etmedi mi?
Amerika bu teslimin ön şartı olarak Öcalan'ın asılmamasını koştuğu için, Türkiye'de idam cezası yasalardan çıkartılmadı mı?
Daha sonra da Clinton, Ecevit'i Helsinki Zirvesi'ne taşıyıp, Türkiye'nin AB' üyeliğine yeşil ışık yaktırmadı mı?
Zamanı ziyan ettik
Bütün bunlar olurken bugün AK Parti iktidarının ve Başbakan Erdoğan'ın başlattığı "Kürt Açılımı" o gün başlatılsaydı, bölücü terör hâlâ gündemin ön maddesini oluşturur muydu?
Amerika (ve dolayısıyla Irak) elbet Türkiye'nin bütünlüğü, istikrarı ve düzeni ile doğrudan ilgilenmekteler.
Çünkü gelecek yıldan başlayarak Obama Amerika'sı Irak'taki varlığını askeri olmaktan çok ekonomik ve siyasi alana çekiyor.
Bu Irak'ın (Kuzey Irak'ın da) güvenliğe ve istikrara dönük sorumluluğunun Türkiye'ye de yüklenmesi anlamına geliyor.
Kuzey Irak yönetiminin (ve ABD'nin) elinden gelse, PKK'nın varlığı şu dakikada sonlandırılmış oldurdu.
Amerika'nın elinden gelse, Sünni-Alevi gerginliği de hemen bitirilir ve her gün bir Irak kentinde bombalar
patlamaz, yüzlerce insan ölmezdi.
Türkiye'den bekliyorlar
Sonuçta Amerika ve Irak şu anda Türkiye'nin bir şeyler yapmasına bel bağlamış durumdalar.
Eğer "Kürt Açılımı" somut bir projeye bağlanırsa ve Irak dağlarında üslenmiş Türkiyeli PKK militanları terör dışı normal yaşama dönebilirlerse, bu Güneydoğu Anadolu kadar Kuzey Irak için de "İstikrar" anlamına gelecektir.
Bütün bunlar defalarca yazıldı ve söylendi.
Ayrıca her vesileyle günlük siyasete Atatürk'ü sokmaya çalışanlar, acaba O'nun Cumhuriyet'in iç ve dış politikasına çizdiği "Yurtta sulh, cihanda sulh" stratejisinin bugün gerçek haline getirilmek istenmesini neden içlerine sindiremiyorlar?
Amerika'yla da Rusya'yla da, Irak'la da İran'la da dostça ve barışçı ilişkiler içinde olacaksın.
Türkiye'de de Kürt'ü ve Türk'ü ile, Alevi'si ve Sünni'si ile "Demokrasi"yi, "Çoğulculuk"u ve "Laiklik"i birlikte barış içinde yaşamanın temeline oturtacaksın.
Bu hedefe henüz ulaşılamamışsa bile, ulaşmak için açılımlar yapmak nasıl kınanabilir?