Uygur Türklerine karşı ırkçı şiddet uygulayan Çinlilere ve bu olaylarda Uygur Türklerinin karşısında taraf tutan Çin Halk Cumhuriyeti Hükümeti'ne karşı ne tür bir yaptırımı gündeme getirmeliyiz?
Başkent Ankara'daki Çin Büyükelçiliği'nin ve İstanbul'daki Çin konsolosluğunun duvarına siyah çelenk bırakmak, açıkçası Urumçi'deki kırımı durdurmaz.
Çin mallarına dönük bir boykotun etkili olacağını da pek sanmamalıyız. Çin'in 367 milyar dolarlık ihracatında Türkiye'nin pazar payını etkileyecek bir boykot, fazla etkili olmayacaktır.
Çin'e karşı Birleşmiş Milletler'in zecri tedbirler uygulaması da pek mümkün değil.
Neticede Güvenlik Konseyi'nin daimi üyesi olan Çin'in veto hakkı bulunmakta.
Ayrıca Uygur Türklerinin yaşadıkları dram dünya kamuoyuna gereğince yansıtılamadı. Uygur Türklerine oranla çok daha fazla dünya kamuoyu desteğine sahip olan Tibetlilerin üzerindeki işgalci Çin'in baskısı da, artarak sürmekte değil mi? "
One minute" tepkisi
Bazıları Başbakan Erdoğan'ın İsrail'in Cumhurbaşkanı'na gösterdiği tepkiyi gösterip "One minute" demesini bekliyor.
Bunun içinse Çinli bir liderin Davos'a gelmesini ve Erdoğan'ın da katılımcı olacağı bir açık oturumun düzenlenmesini beklemekten başka bir yol yok gibi görünüyor.
Bu noktada galiba izlenmesi gereken en akılcı yöntem, dünya siyasetinin gerçeklerini kavramaya çalışmaktır.
Bırakalım "Çin'e karşı acaba biz ne yapabiliriz" sorusuna cevap aramayı.
Hatırlayın 1960'larda Kıbrıs Türklerine karşı EOKA'cı Rum teröristlerinin katliam başlattıkları zaman olanları...
Türk jetleri Kıbrıs üzerinde uyarı uçuşları yaptıklarında ve Sovyetler Birliği'nden Türkiye'ye uyarı geldiğinde NATO müttefikimiz Amerika da "Bizim verdiğimiz silahları Kıbrıs'ta kullanamazsınız, ayrıca Sovyetler'le tek başınıza karşı karşıya kalırsınız" dememiş miydi?
Yaptırım çeşitleri "
Kruşçef'in uyarısını" ve "Johnson Mektubu" nu unutabilir miyiz?
Veya Sovyetler Afganistan'ı işgal ettiğinde Amerika Moskova Olimpiyat Oyunları'nı boykot etmekten başka ne tür bir yaptırım uygulayabilmişti?
Böyle durumlarda yapılabilecek fazla bir şey olmadığına göre, en doğru davranış, bizimle doğrudan veya dolaylı ilişkili olmasalar bile dünyadaki her ülkede yer alan haksız ve ırk ayrımcı şiddete dayalı tüm eylemlere tepki koymaktır.
Bu tutumu temel siyaset olarak benimserseniz, sizin bugün Çin'i veya dün İsrail'i protesto etmeniz dünya kamuoyunda etkili olur.
Benzer haksızlıklar kendi topraklarınız içinde tarihte yer almışsa ve siz bunu örtbas edip görmezden gelmeye çalışıyorsanız, mesela Uygur Türklerine destek için Çin karşıtı gösteriler yaparken, Çinliler de "Siz sadece başkalarının yanlışlarını mı görürsünüz" diye sormazlar mı?
1949'dan beri Çin işgali altında bulunan Doğu Türkistan'ın bağımsızlığına ve Uygur Türklerinin özgürlüklerine kavuşmalarını diliyorum. Onlar bizim gerçekten akrabalarımız.
Yıllar önce liseye giderken Ankara 'da bir kitapçıda "Çaştani Bey" kitabını bulup almıştım. Uygur Türkçesi ile Anadolu Türkçesi arasındaki yapı birliğini ilk kez gözlemlememi sağlayan bu kitapta ülkesine hastalıklar ve belalar getiren şeytanlara karşı Çaştani Bey'in verdiği mücadele anlatılıyordu.
Çaştani Bey'in ruhunun çağdaş şeytanlara karşı da Uygur Türklerinin yanında olmasını diliyorum.