Kamu görevlilerinin toplumun gündemindeki konuları aydınlatmak için yaptıkları açıklamalar, bazen o konuları daha yoğun karanlıklara sürükleyebilir.
Örneğin Genelkurmay Başkanı Org. Başbuğ'un dünkü basın toplantısı da böyle oldu.
Hepimizin cevabını merak ettiğimiz soru yeraltından çıkartılan silahların ve cephanenin TSK kaynaklı olup olmadığına ilişkindi.
Bu konuda Başbuğ'un söylediklerini özetle hatırlayalım:
- Her silahın üzerinde ona ait stok numarası var. Silah askeri malzeme olarak envantere girdikten sonra uzun süre kullanılan bir maddedir. Bu soruşturma kapsamında 45 adet silah var. Hiçbiri TSK envanterine ait değil, TSK'ya ait değil.
- Lav silahı "mühimmat"tır. Mühimmatın üzerinde kafile numarası vardır. Örneğin üretilen 6 bin lavın üzerinde kafile numarası vardır. Bu bir kez kullanılır. İkinci defa kullanılamaz. Sadece kafile numarası vardır.
- Poyrazköy'de yapılan kazılarda 5 tane boş lav silahı paketlenmiş olarak bulundu. Gömülmüş bu beş lavın kullanım olanağı yok. Acaba bunu yapanlar kim? Bu 5 tane boş lavı niye gömdüler.
- Üretilen mühimmatın hepsi TSK envanterine girmiyor. Bazıları Emniyet Genel Müdürlüğü ihtiyaçları için gidiyor. Örneğin el bombası, lav, RPG, aydınlatma fişeği, tahrip kalıpları, hakem bombaları sadece TSK envanterine giren kayıt değil. Ben bu bulunan malzeme şuradandır, buradandır imasında bulunmuyorum. Mühimmatla ilgili konunun karmaşıklığını çizmek istemiyorum.
Kimin bunlar?
- 1986'ya kadar TSK'nın Özel Kuvvetler Komutanlığı'na ait gömülü silah ve mühimmatı vardı. 1986'da alınan kararla bu silah ve mühimmatın tümünün toplatılarak depolara alınması emri verildi. Bu işlem 1998'de tamamlandı. TSK'nın Türkiye sathında hiçbir yerde gömülü silah ve mühimmatı yoktur.
- Operasyona çıkan birliğin üzerindeki mühimmatı operasyonun ardından kontrol etmemiz güç, orada bazı zorluklarımız var. Ancak bu zorlukları ben mazeret olarak söylemiyorum. Operasyona çıkan personel, elindeki el bombasını saklıyor ve sonra bunu memlekete götürüyordu, şimdi azalsa da bu da olabilir.
Görüldüğü gibi gömülü silahların ve mühimmatın kaynağı yine aydınlanmış değil.
Bu arada ilk defa öğrendiğimiz bir durum var.
El bombası, lav ve tahrip kalıpları gibi mühimmat, sadece Türk Silahlı Kuvvetleri'nin envanterinde değilmiş.
Org. Başbuğ bu konuda "Üretilen mühimmatın hepsi TSK envanterine girmiyor. Bazıları Emniyet Genel Müdürlüğü ihtiyaçları için gidiyor" dedi dün ve hemen ekledi:
- Ben bu bulunan malzeme şuradandır, buradandır imasında bulunmuyorum. Mühimmatla ilgili konunun karmaşıklığını çizmek istemiyorum.
Bedelli askerlik yok
Org. Başbuğ'un "İletişim Toplantısı"nda yaptığı açıklamalar, sadece bir konuya kesin açıklık getirdi.
Her gün mesajları ile bu konuya eğilmemizi isteyen ilgili sayın okurlarımız için Org. Başbuğ'un sözlerini aynen tekrarlayalım:
- Bedelli askerlik, fazla yükümlülük olması durumunda uygulanır. O sene müracaat eden personel adedi ihtiyacımızdan fazla olursa uygulanabilir. 2008'den itibaren asker karşılama ihtiyacı düşüyor. 2011'de yüzde 60 civarına düşmesi tahmin ediliyor. Bedelli askerlik uygulamasını düşünmemiz söz konusu değil. Bir de moral boyutu var. Bu sabah 9 vatan evladını kaybettik. Terörle mücadele yaşanırken, kimse bedelli askerlik bekleyemez. Her gün şehitlerin olduğu bir dönemde bedelli askerlik uygulaması beklenemez. Bunu biz izah edemeyiz, halkımıza anlatamayız. Bu olaya herkesin doğru bakması gerekiyor.
Bedelli askerlik Türkiye'nin gündeminde değil. İleriki dönemde de bedelli askerliğin gündemde olma ihtimali yoktur.