İcraatı, politikaları, söylemleri hakkında ister olumlu, ister olumsuz düşünün... Artık bunlar geride kaldı. Bülent Ecevit de artık yaşamıyor. "Yaşamak" denilen büyü, Ecevit için de "Bir büyük boşlukta" bozuldu artık.
O artık "Politikacı " değil, bir "Devlet adamı "dır.
Siyasi rekabetleri de, seçim kazanma planları da, ülkeyi yönetmeye dönük heyecanları da, sadece tarih olmuştur. Yaşarken yolunu onların yollarından ayırdığı, en amansız cümlelerle eleştirdiği, kavgalar ettiği rakipleri, şimdi onu övmekte, hizmetlerinden söz etmektedir.
Eski ABD Başkanı Truman "Ölmüş politikacıya devlet adamı denilir" diyerek bu evrensel gerçeği vurgulamıştı yıllar önce.
Bir başka gerçek de şöyle seslendirilebilir:
-Siyaseti ancak yaşayanlar yapabilir.
SEÇKİN İNSAN
Bülent Ecevit'i 1950'lerin başından itibaren tanıyan, zaman zaman yakından izleyen, onun gazetecilik yaşamını da, politikacılığını da değerlendiren bir gözlemci olarak, "Seçkin bir insan", "Gerçek bir beyefendi" ve "Aydın bir kişi" olduğunu öncelikle vurgulamalıyım. Onun bu nitelikleri geniş halk kitlelerini de etkilediği için, 1970'lerde doğan pek çok erkek çocuğun adı "Bülent" değil midir?
Bugünden başlayarak Ecevit'in düşüncelerini bir "Siyasi vasiyet" miş gibi değerlendirip, günlük politikada başarı aracı olarak kullanmayı tasarlayanların ise, şimdiden bu girişimden vazgeçmelerini önermeliyiz. Örneğin "Solda birlik" kavramına Ecevit'in yaşamı asla ışık tutamaz. Örneğin ekonomide büyüme ve dünya ekonomileri ile entegrasyon kavramlarına, Ecevit'in yaşamından kesitler alınıp, modeller çıkartılamaz. Örneğin siyasette "Uzlaşma" konusuna, Ecevit'in siyasi yaşamındaki yaklaşımları örnek gösterilerek, katkı sağlanamaz.
Ama bir politikacı "Namuslu olmak" ve "Çıkarcı olmamak" gibi temel siyasi ahlak ilkelerini benimsemiş ve siyasetin parasal rantından uzak durmayı tavizsiz olarak kendisine hayat tarzı biçiminde seçmişse, Bülent Ecevit benimsenecek en iyi örnektir. Bu nitelikleri ile siyasetçiliğin toplum katındaki itibarını ve güvenilirliğini artırarak, Türk demokrasisine büyük katkı sağlamıştır.
RAHMET DİLEĞİ
Ecevit'in iktidarda olduğu dönemlerde yapılan hatalar Türkiye'nin kayıp yıllarına da mal oldu. 1970'lerde Kıbrıs'a askeri müdahale ertesinde, zaferi bir seçim zaferine dönüştürmeye çalışmak yerine kalıcı siyasi çözüm için çaba harcasaydı, Türkiye her istediğini elde edebilirdi. Ortak Pazar'a rest çekmeyi bir temel politika olarak benimsemeseydi, bugün Türkiye Yunanistan'la aynı dönemde AB'ye girmiş olurdu. 1980'lere gelirken Demirel'le uzlaşabilseydi, 12 Eylül askeri müdahalesi asla olmazdı.
Ama bütün bunlar artık sadece spekülasyon. Neticede gerçekten dün dündür, bugün de bugündür.
Hatta Ecevit'in son başbakanlığında patlayan 2001 ekonomik krizi bile artık sadece "Dün" dür.
Sosyo-politik yaşamımıza yarım yüzyıl damgasını vuran Bülent Ecevit'e rahmet, eşi Rahşan Ecevit'e, arkadaşlarına, sevenlerine baş sağlığı diliyoruz.