Hep "Biz bize benzeriz" diyerek, Türkiye'nin ve biz Türklerin insanlığın geri kalan bölümünden farklı olduğumuzu vurgulamaya çalışırız ya...
Dün başlayıp bugün bitecek olan İtalya genel seçim kampanyasını izlerken, aslında sade biz Türklerin değil, tüm ulusların kendilerine benzediğini gözlemlememek imkânsızdı.
İtalyan siyasetinde seçim dolayısıyla yoğunlaşan polemiklerin, karşılıklı hakaretlere dönüştüğünü izlerken, gelecek seçim kampanyasında bizlerin de neleri duyabileceğimizi kolayca tahmin edebilirdiniz.
Örneğin Neo-Faşist lider Alessandra Mussolini, komünist aday Vladimir Luxuria ile televizyonda tartışırken, "Faşist olmak eşcinsel olmaktan daha iyidir" deyiverdi. Üstelik bu kelimenin argodaki karşılığını kullanarak yaptı bu sözlü saldırıyı.
Örneğin dokuz partili sol koalisyonun lideri Romano Prodi, rakibi Berlusconi'yi "Karanlıkta sokak lambasını, ışığı için değil, direğine sarılmak için arayan bir sarhoş" a benzetti.
Örneğin, beş büyük partiden oluşan merkez sağ koalisyonun lideri Başbakan Berlusconi, rakibi için "Yüzde 70'i eski komünistlerden oluşan sol cepheye köy papazı suratını kiralayan Prodi işe yarar bir budala gibidir" dedi.
İki gün süren seçimin sonunda 630 sandalyeli parlamentonun ve 315 sandalyeli Senato'nun yeni üyeleri belirlenecek. Başbakanlıkta Berlusconi'nin mi kalacağı, yoksa AB'nin eski başkanı Romano Prodi'nin mi Başbakan olacağı anlaşılacak. Seçime 50'yi aşkın parti katılıyor.
Ancak iktidar yarışı, liderliğini Silvio Berlusconi'nin yaptığı ve parlamentoda 340 milletvekili ile temsil edilen beş büyük partili "Merkez sağ koalisyon" ile, liderliğine Romano Prodi'nin getirildiği dokuz partili "Merkez sol koalisyon" arasında geçiyor.
Berlusconi'yi geçen seçimde Başbakanlığa getiren İtalyan seçmenler, bu milyarder işadamının zengin olmak yolundaki deneyimlerini toplumun yoksul kesimlerine de yansıtacağını düşünüyorlardı. Ancak Çin rekabeti İtalya'yı da vurdu ve son beş yıllık büyüme hızı, hep yüzde 1'in altında kaldı.
Hem markalarıyla, hem de ucuz emekle dünya pazarlarını ele geçiren İtalyan tekstil ve konfeksiyon sektörü, önce Türkiye'nin, şimdi de Çin'in vurması ile sarsılmış durumda. Bu seçimde sandığa gidecek 4 milyon yeni ve genç seçmenin işsizlik karşısındaki çaresizlikleri, herhalde Berlusconi'nin oylarını artırmayacak.
John Ford imzalı Hollywood westernlerini, Sergio Leone imzalı "Spagetti western" lerin neye benzettiklerini sinema severler hatırlar. İtalyanların "Spagetti demokrasi" si de İngiliz demokrasisine hiç benzemiyor. Bol salçalı, bol kavgalı ve hakarete varan polemiklerle dolu bir demokrasi bu.
Aslında bizimki de biraz, "Acılı kebap demokrasisi" değil mi? Hem Cumhurbaşkanlığı seçimi, hem de genel seçim yaklaşırken, kızışan polemiklere bakıp, herhalde yine "Biz bize benzeriz" demeyi sıklaştıracağız.
Bizde İtalyanlardan farklı olan suçlamalar, muhtemelen "Hain" kavramı üzerindeki çeşitlemelere dayalı şekillenecek.