HEP kadınların dayak yemesine ilişkin öyküleri dinleyip üzülüyoruz.
Bugün Sayın Saim Güven'in gönderdiği bir fıkrayı aktarıyorum. Bu fıkrayı okuyunca, bazen erkeklerin haline de üzülmek gerektiğini hiç olmazsa hatırlarız.
İşte bu fıkra:
Yaşlı ve hasta adam üst kattaki yatak odasında can çekişiyormuş. Az bir kendine gelir gibi olduğunda burnuna mis gibi tereyağlı kurabiye kokusu gelmiş. Doğrulmuş, oturmuş. Koku o kadar güzelmiş ki, dayanamamış, zorlanarak yataktan kalkmış, tutunarak merdivenlerin başına kadar yürümüş.Yavaş yavaş, tırabzanlara tutunarak merdivenlerden aşağı inmiş. Mutfağın kapısından bakınca, mutfak masasının üstünde yığınla taze pişmiş kurabiyeyi görmüş. Son bir gayretle kendini masanın yanındaki sandalyeye atmış ve elini bir kurabiye almak üzere uzatmış.
Aniden elinin üstüne bir kepçe inmiş, kulağının dibinde karısının sesi çınlamış,
-Dokunma sakın o kurabiyelere... Hepsini cenaze töreni sonrasına hazırladım!!!