Emekli büyükelçi Gündüz Aktan Radikal'deki köşesinde İsrail'de Herzliya ICD (Interdisiplinary Center) adlı üniversitede tertiplenen "Terörizm" konulu uluslararası konferanstan edindiği izlenimleri aktardı geçen hafta.
Aktan'ın yazısındaki "Aydınlar"ı hedef alıp küçümseyen görüşlerine katılmasam da, bazı gözlemlerinin mutlaka dikkate alınması gerektiğine inanıyorum. Bu gözlemlerden altını çizerek okuduğum bazılarınıaktarayım:
- Kuşkusuz herkes terörizmin bir soruna ilişkin olarak ortaya çıktığını biliyor.Dünyada şiddete yol açan ihtilaf konuları hep olmuş. Ama sivilleri katleden terörizm, şiddetin hiçbir neden ve amaçla kabul edilemez bir türü. Hukuken yasaklı bir savaş tarzı.
- Terörizm başlı başına bir sorun oluşturuyor ve ona yol açtığı varsayılan sorunun geri plana itilmesine yol açıyor. 'Asıl' sorunu çözmeye öncelik verilmesiyle terörizmin bitmeyeceği, tam tersine terörizmin taleplerinin karşılanamayacak biçimde artacağı biliniyor.
Hele hele bizim 'aydınlar' gibi, 'Demokratikleşmeyle terörizm kendiliğinden biter' diyecek zekâ ve bilgi kapasitesine (?) ulaşmış kimse yok burada.
Herkes terörizmle mücadelenin, 'sorunun' kendisinden bağımsız olarak, olağanüstü bir araştırma, hukuk, strateji, istihbarat, ceza, eğitim, psikoloji, uluslararası işbirliği sorunsalı olduğunu düşünüyor. Bu alanlarda onlarca düşünce merkezinde yüzlerce uzman bu konuları çalışmaya hayatlarını adıyor, kariyer geliştiriyor ve yayım yapıyor.
- Türkiye gibi terörizmden çok çekmiş, büyük tecrübe sahibi olması gereken bir ülkede böyle bir toplantıya katılıp sözünü dinletebilecek en fazla 10-12 kişi bulunması, sadece utanç verici değil, anlaşılması mümkün olmayan bir olgu. Nasıl olur da üniversitelerimiz bu konuda tek bir merkeze sahip olmaz, ciddi yayım yapılmaz, terörizme ilişkin devletler hukuku ve savaş hukuku uzmanı yetiştirilmez?
"Aydınlar"a bence maksadını aşan cümlelerle yüklenmesinin dışında, Gündüz Aktan'ın aktardığı izlenimler gerçekten çok önemli. Neticede toplumların ve insanların vicdanının sesi olan aydınların susması halinde, devletlerin sade terörist eylemleri değil, farklı düşünceleri ve muhalefeti de "Terörist" veya "Rejim Düşmanı" listelerine alıp, faşizme yönelmesi işten bile değil. Ayrıca aydınların susturulduğu tek parti dönemine ve bunca askeri geçiş dönemlerine rağmen Türkiye'de hâlâ "Terörizm"in bir sorun halinde devam etmesi, "Asıl sorun"un da çok önemli olduğunu kanıtlamıyor mu?
Ama bunlar, Gündüz Aktan'ın aktardığı bazı gerçekleri yok saymamızı mümkün kılmıyor. Gerçekten de her aydının, bir istihbaratçı veya bir güvenlikçinin yerine geçip, terörizme karşı gereken mücadeleyi vermesi mümkün değildir.
Geçen hafta Tempo'ya demeç veren eski MİT Müsteşarı, emekli Büyükelçi Sönmez Köksal da, Öcalan'ın yakalanıp mahkum olmasından bu yana PKK'nın yeraltına kaymış örgütsel yapısı ve finans kaynakları konusunda yeterli istihbarat çalışmasının yapılmadığı eleştirisini seslendiriyordu.
Bu arada Köksal'ın Işık Üniversitesi bünyesinde oluşturduğu ve hem dünyadaki hem de bölgemizdeki terörist örgütlenmeleri ve bunların interaktif ilişkilerini gösteren "Siyasi Enformatik" internet sitesinin üniversite yönetimi tarafından kapatıldığını da, Aktan'ın "Nasıl olur da üniversitelerimiz bu konuda tek bir merkeze sahip olmaz, ciddi yayım yapılmaz, terörizme ilişkin devletler hukuku ve savaş hukuku uzmanı yetiştirilmez" sorusuna cevap olarak verebilirim.