KAPLANLAR VE ASLANLAR
Dünyanın hemen her ülkesinde seçim var. Diktatörler bile seçim ya da referandum yapıyor. Saddam bile, kaç kez seçimle, hem de yüzde 95'lik zaferlerle koltuğunu korumadı mı?
Yani "Anayasal Demokrasi"de seçim bir önşarttır.
Ama çok seslilik, hukukun üstünlüğü, bireyin devlet karşısında haklara sahip olması, kuvvetler ayrılığı gibi, diğer önşartlar da vardır.
Hukuksuz devletin "Örgütlenmiş şiddet" anlamına geldiğini, artık öğrenmiş olmamız gerekiyor.
Bunu, insanlık tarihinin başlangıcından beri, eli kalem tutan her bilge insan yazdı, söyledi.
Konfiçyus'ta bile var bu bilgiler.
Konfiçyus, bir dağ başında tek başına yaşayan yaşlı bir kadınla konuşuyormuş.
Kadın, bir vahşi kaplanın, civardaki bütün canlıları tehdit ettiğini anlatmış. Vahşi kaplanın yarattığı dehşet yüzünden, yaşlı kadın evinden çıkmaya korkuyormuş.
Konfiçyus bunları dinleyince, yaşlı kadına sormuş,
- Neden şehirde yaşamıyorsun?
Kadıncağız boynunu büküp, cevap vermiş.
- Şehirde çok zalim, adil olmayan bir yönetici var.
Bunun üzerine Konfiçyus, şöyle demiş:
- Demek ki adil olmayan yönetimler, vahşi kaplanlardan daha ürkütücüdür!
Böyle bir hikaye de, seçim üzerine. Ya Esop'undur, ya da La Fontaine'in.
Ormanda seçim yapılıp, kral seçilecekmiş. Eşek sıkı kulis yapmış ve "Ormanlar Kralı" seçilmiş.
Ertesi gün kral olarak uyanmış. Ama "Ya rüya gördümse" diye bir endişe varmış içinde.
Ormanda yürümeye başlamış.
İleride bir ağacın dibinde, uyuyan bir kurt görmüş.
Uzaktan anırmış kral eşek.
Kurt anırma ile uyanmış. Eşeği görünce yere kapanıp "Kral hazretleri, emredin" diye ulumuş.
Eşeğe güven gelmiş, yürümeye devam etmiş.
Nehir kıyısında bir timsah varmış.
Eşek yaklaşıp, ona da anırmış.
Timsah telaşla kendini toparlamış, "Kral hazretleri, emredin" demiş.
Artık eşek kral olduğunu ve rüya görmediğini iyice anlamış.
Bir ağacın dibinde bir aslan uyuyormuş... Eşek yanına gitmiş uyuyan aslanın, kulağına doğru anırmış.
Aslan gözünü açmış. Eşeği görünce bir pençe atıp, öldürmüş onu.
Meğer aslanın, ormanda seçim yapıldığından haberi yokmuş.
Evet... Bu anekdotlar ve öyküler uzar gider. Biz de, sandık başına gideriz.