Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ŞENGÜL BALIKSIRTI

Mustafa ruh ikizim gibi

Gülben Ergen her kapanan kapının ardından bir aydınlık doğduğuna inanıyor. "Sen arınmışsan sana da seçilmiş insan geliyor" diyor. O seçilmiş insan; Mustafa Erdoğan...

bir küçük kız fotoğrafı... Bebek, masum... Hepimiz büyürken bir şeylerimizi yitiriyoruz... Ama yüreğimizin sesini duyabiliyorsak, o küçük kızı yeniden buluyoruz. Gülben'in albümünden çıkan ve ilk kez yayınlanan bu fotoğrafını bu sayfada onun için kullandım. O küçük kızın büyürken neler yaşadığını biliyoruz. Ama bize anlattığı kadarıyla... Bu fotoğrafa bugünlerde çok sık bakmasının nedeni belki de hepimizin kendi adımıza özlediği o masumiyeti yeniden hatırlayabilmek, bulabilmek ve kendi olabilmek... Yani Sezen Aksu'nun dediği gibi; "Bu kızı yeniden büyütmeliyim" durumları... Eskilerin deyişiyle; her şerde bir hayır varmış. Gülben'i eleştirir, "Sus! Herkese yanıt verme" derdim... Şimdi artık bir şey söylemeye gerek yok. Çünkü o artık olmuş...

*Kaset olayının patlak verdiği gün kendini kapattın. Evinin camında bir görüntün vardı. Yalnız... Ne hissettin?
Yalnızdım ama geçti. Olayın ismi ve şekliyle çok canım yandı. Bir de yapılan yorumlar... İnsanların içinin zehri ortaya çıktı. Ama Allah var, ilahi adalet var. Kaplumbağa gibi evime kapandım. Çok dua ettim. Allah'a sığındım.

*Gülenler, 'oh olsun' diyenler oldu mu?
Görüyoruz ve daha da çok göreceğiz...

*En çok güven duygumu kaybettim' demiştin.
Bu kadar güvensiz yaşamak... Kolay mı?
Ben artık güvensiz yaşamıyorum. Kendimde buldum o güveni, niçin başkalarında arıyormuşum ki... Şu anda iyiyim. Her gün daha iyi oluyorum. Özel hayatımda da iş hayatımda da güvensiz hiçbir şey yaşamıyorum. Son derece dingin, son derece saf, riyasız, hesapsız kitapsız yaşıyorum. Allah bana daha da güzellerini verecek.

*Sana en büyük desteği, gücü veren kimdi?
Kesinlikle inanmak ve güvenmek. İnanmak ve sevmek. En büyük güç; Allah ve evren. Evrenin adaleti. İlahi adalette insanı kaplayan ve kucaklayan müthiş bir güç var. İbadet Allah'la kulun arasındadır. Gazetede yazılırsa tılsımı bozulur. Ama Şehrazat'ın evinde yaşadım her şeyi. O benim en güzel dostum. Çok elimden tuttu. Basın toplantısına giderken bir kulağımda Şero, diğerinde Sezen Aksu vardı telefonda.

*Sezen Aksu neler söyledi?
Dimdik gireceksin. Kimler neler yaşadı. Sen ne utanılacak bir şey ne de ayıp yaptın' dedi. Ay içim sıkıştı. Bana bunları yine yaşattın. Sezen Aksu'nun şarkısı var ya... İnsanlık hali işte. O şarkıyı çok zor okudum. Ben mi söylüyorum bana mı söyleniyor. Karmakarışıktım.

*Gün geçtikçe taşlaşır sandığın yürek,öyle bir yanar ki yeniden şaşıracaksın... Bu söz çok şey ifade ediyor senin için. Yanılıyor muyum?
Kesinlikle doğru...

*Sen taş etmeye hazırdın yüreğini...
Öyle yapmışlardı...

*Ve karşına Mustafa Erdoğan çıktı..
Aklıma bile gelmiyordu karşıma çıkacağı.

*Acıların da bir ödülü var değil mi?
Her kapanan kapının ardında bir aydınlık vardır. İnsan doğru ve dürüstse, susup beklemeyi biliyorsa ve bu beklentinin içinde hesap yoksa...

*Bu lafları en çok konuşan kadın söylüyor; susup beklemeyi bilmek... Hiç böyle değildin?
Susmazsan sustururlar. Susmanın bana getirdiği bir saygınlığı yaşıyorum. Dostlarım değişti, sohbetlerim değişti. Kendime ayırdığım zaman daha kaliteli oldu.

AŞKIMI GURURLA TAŞIYORUM
*Mustafa Erdoğan ile ilişkinden söz etsek...
Çok gururla taşıdığım, bir ruh arkadaşım, bir ruh ikizim gibi. Çok iyi anlaştığım, bendeki beni bana tekrar gösteren, çok mutlu olduğum bir birlikteliğim var. Bunun hiçbir özelini kimse ile paylaşmak istemiyorum. Yapılan hiçbir yoruma tek bir yanıt dahi vermedim, vermeyeceğim de. Onun da duruşu, mesleği ve saygınlığı gereği, benim de aldığım kararlar gereği doğrusu bu zaten.

*Vizontele Tuuba'nın galasına birlikte gitmeniz çok tartışıldı. Onca ay ortalarda olmayıp o gece ortaya çıkmak niye?
Bence gereksizdi bu kadar yazmak, konuşmak, tartışmak. Orada olmamız o kadar doğal bir şeydi ki... Girişte rahatsız olmadım ama ayakta alkışlarken çok rahatsız oldum. Çünkü sahnede bir başka şey vardı.

*Üç gün önce muhabirimiz fotoğrafınızı çektiğinde çok paniklemiştiniz? Sonra nasıl rahatladın?
O gece fotoğrafımız çekilirken şok olduk. Şimşek çakıyor zannettik. Mustafa o sırada telefonla konuşuyordu. Şaşırdık...

*Yani galaya gitmek strateji değildi?
Değildi tabii. Yolda çekilince tabii ki bir şaşkınlık yaşıyorsunuz. Hiçbir şey planlı değil ki.

*Anne Süheyla Erdoğan ile elele tutuştunuz.
Evet... Süheyla Abla çok iyi bir dost. Biz daha önceden tanışmıştık. O gece de beraberdik.

*Şehrazat yine döktürmüş. Şarkısı da albüme isim olmuş. "Uçacaksınız." Ne demek bu?
Gerçekten herkes uçacak.

*Sen de uçuyor musun?
Evet ben de uçuyorum. Ayaklarım yere basarak uçuyorum.

*İnsanın imajı tehdit edildiğinde, korku yaratan
bir sorunla karşılaşıldığında ya da geçmişten duygusal bir kompleksin ortaya çıktığı durumlarda insan kendi olmaktan vazgeçer 'onu' oynarmış. Kendini haklı, karşı tarafı haksız çıkarır, saldırırmış. Ama bu insanın kendisi olmazmış. Sen o zaman 'Sen' miydin, 'O' muydun?
Basın toplantısında da kendimdim. Bunları aşıp basın toplantısına gittim zaten.

HÜLYA İLE KONUŞUYORUZ
*Kırıldın gücendin, peki 'imajım ne olacak?' korkusu yaşadın mı?

Korku, güvensizlik, bütün olumsuz duyguları ilk günlerde hepsini yaşadım. Ama hep bendim.

*Kendine acıdın mı?
Asla.

*Eğer ilişkinin insanı mutlu etmek yerine bilinçlendirmek
için var olduğu kabul edilebilirse o zaman ilişki insana kurtuluşu sunarmış. Ne diyorsun?
İnsan kurtuluşu ya da özgüveni başka canlılarda aramamalıdır. Sen dimdiksen, sen arınmışsan, sana arınmış ve seçilmiş bir insan geliyor zaten.

*O insan Mustafa Erdoğan mı?
Evet...

*Yeni bir albüm yeni bir aşk... Tesadüf mü bunla? Magazin dünyasında hep böyle olur ve 'reklam' olarak algılanır her şey.
Yakınlaşmamızın Mustafa'nın yaptığı işle hiçbir alakası yok. Biz çok başka bir şey yaşıyoruz.

*Bitmez bir yarış içinde oldukların, laf attıkların ya da sana laf atanlarla dost oldun. Hülya Avşar ile görüşüp konuştuğunu biliyorum.
Ne güzel oldu. Bak bize karanlığın getirdiği bir aydınlık daha. Bir farkındalık daha... Bence ikimize de yakışan buydu. Çok şeker sohbetlerimiz oldu, hâlâ da konuşuyoruz. Ama bunu kimseyle paylaşmam. Şov haline getirmem.

*Ne kararlar aldın? Bundan sonra suskun bir kadın mı olacak karşımızda?

Bir kararı aldığın zaman zaten o olaylar başına gelmiyormuş. O kadar TV programları var, öyle kişiler var ki, onlar kendi savaşlarına, benimle uğraşmaya devam etsinler. Ben ışığın savaşçısı olarak yoluma devam edeceğim. İnsanların görmek istediği Gülben'i değil, benim olduğum Gülben'i insanlara göstermek istiyorum. Başarılı olduğunuz zaman kendinizi kimseye hesap vermek zorunda hissetmiyorsunuz. Bana laf söyleyen konuştuğuyla kalacak. Asla yanıt vermeyeceğim. Dostlarımın hepsini eledim, süzgeçten geçirdim. Kalanlar bana kaldı. İnsan perhizine girdim ben...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA