Bir çantadan kitaplar çıkardı. Mutlak Gücün Yolu, Mazeret Yok, Şimdinin Gücü, Dinginliğin Gücü, Yaratıcı İmgeleme, Işığın Savaşçısının El Kitabı. Kitapların üzerinde Gülben'in çizdiği kalpler, çiçekler. Birinde 'Benim kitabım' yazılı bir not. Bir başkasında 'Her satırını hayatıma uygulamak istiyorum.' İç sayfalarda 'Tam bir Gülben kitabı. Çok mutluyum bu kitap benim olduğum için' yazısı...
Ve kırmızı kalemlerle kalın kalın çizilmiş satırlar: Sana saldırmakla eline pek az şey geçeceğine düşmanını ikna et bu onun hevesini köreltir. Haksızlıklar olabilir. Savaşçının kapısını sık sık çalar yenilgi. Böyle zamanlarda savaşçı sessiz kalır. Işığın savaşçısı bilgedir, yenilgilerinden söz etmez. Er ya da geç her şey onun lehine dönecektir.... Bunları okuduktan sonra sorularıma başlıyorum.
YAŞAMIM DEĞİŞTİ
* Bu kitaplar ve bu satırlar... Kendi içinde müthiş bir yolculuk yaptığına inanıyorum. Bambaşka bir noktaya gelmişsin. Buraya gelene kadar nerelerden geçtin?
Ben bu noktaya yeni gelmedim. Birdenbire başlamadım bu kitapları okumaya. Ama şimdi bir yaşam şekli haline getirdim. Sürekli okuyorum ve kendimi buluyorum. Hayatta yüzlerce evreden geçiyoruz. Bütün varlıklar, bütün yokluklar, acılar, şöhret, şöhretin gitgide artması beni hep kendime döndürdü. Şöhretle yaşamaktansa kendimi yaşamayı tercih ettim her zaman. Şöhret bir elbise çünkü, bir anda çıkartılabilir. Çamurlanabilir, lekelenebilir.
* Ve o elbise sana dar geldi. Kirletildi... Çamurlandı...
Ben şöhretin farkında değildim ki böyle sakat bir şey olduğunun farkında olayım... Uzun yıllar zaten bir kimlik arayışı içinde geçti.
* Hayatta haksızlıklar herkesin başına gelebilir. Ve insan kendini hak etmediği durumlarda bulabilir. Bu yaşadıkların haksızlık mıydı yenilgi mi?
Zorluklar da yaşadım, yenilgilere uğradım. Ama hepsini aştım. Yenilgiler de bana başarılarımı getirdi zaten. O yenilgilerin bana getirdiği sessizlik, dinginlik benim kendimi bulmamı sağladı. Her acı bana bin kat müjdelerle geri döndü. Ama ben sakin ve dürüst olduğum için. Susmayı bildiğim için, kendimi ve evreni dinlemeyi öğrenebildiğim için. Sessizzlik çok şey anlatıyor, bir susabilsek...
ÇOK KONUŞTUM
* Bence çok konuşan, bazen gereksiz konuşan bir kadındın.
Çooook.... Çok konuşuyordum. Ve de lüzumsuz konuşuyormuşum. O kadar çok konuşuyormuşum ki, kendimi duyamıyormuşum. O çarkın içinde hiçbir şey fark edemiyorsunuz. Şimdi biliyorum ki ben Gülben'im ve çark bana uyacak ben ona değil.
* Hata yapan insanlar savunma mekanizması olarak kendini olduğundan daha önemli sanır ve öyle göstermeye çalışırmış. Senin de kendini olduğundan daha önemli sandığın zamanlar da oldu mu?
Ben her zaman haddimi bilmişimdir. Hayat yolculuğunda şu çok önemli. Kim ne der; eyvah ne derler paniği durumu olduğu zaman insan yalan söyleyebiliyor. Şu an hayatımda böyle bir şey yok. Ayıp olur, o ne der, bu ne der gibi kaygılardan kurtuldum. Ben karar veriyorsam ve seçiyorsam onların getirilerini yaşıyorumdur. Kararlarımı da emin verdiğim için çok sağlam, çok dik ve kendimi çok güvenli hissediyorum.
* Artık hata yapma şansın daha mı azaldı?
Ben hata mı yaptım?
* Eskisine göre daha farklısın.
Hata yapabilirim. Hata yapmayacağım diye kendimi kasamam.
* Ben senin için strateji dahisi başlıklı bir yazı yazmıştım. Stratejik insanlar aceleci davranır ve ellerine geçen fırsatı kaçırırmış...
Bu tanımlamana teşekkür ederim ama bu kadar mekanik değilim.
* Ama hep mantığın öndedir.
Hayatımın en doğru kararlarını yüreğimle verdim, beynimle değil. Akıllı ve hırslı kadın lafını duymaktan bıktım. Ben yüreğimin sesini duyduğum zaman çok başarılı oldum. Belki zamanında mantıkla bir şeyler yapmaya çalışmışımdır. Ama matematikle kurulan ilişkilerin insana tokat gibi geri dönüşü oluyor.
* İnanç umut ve sevgi. Bunlar senin için ne ifade ediyor?
Üçü de olmadan yaşayamam. Allah'a sığınmadan, ona inanmadan ve ona teslim olmadan asla yaşayamam. Umudum olmadan üretemem. Sevgi zaten hayatımın her noktasına yayılmış. İnsanlara severek yaklaşmayı öğrendim. Zaten bir beklentiyle yaklaşmadığın zaman otomatikman sana geri dönüşü oluyor.
AĞLAMAK İSTEMEDİM
* Çok zor bir dönemden geçtin. Belki bütün bunların olması, bunları yaşaman gerekiyordu. Bu deneyimlerin ardından en sakin, en mutlu, en kendine güvendiğin döneme ulaştığını söyleyebilir miyiz?
Şu anda çok sakinim. Kaybettiklerimi hiç konuşmak istemiyorum. Kendi içimde onların tedavisini yaptım. Kendimi dinleyerek çok iyi hissettim kendimi.
* Gülben Gülben'e ne dedi?
Sen doğrusun ve dürüstsün, üzülme dedim. Dürüst olan hiç kimse kaybetmez. Üzerime gelenleri sessiz bir şekilde dinleyip sustum. Kendi kendime 'hiç üzülme geçecek' dedim. Eğer bir yalanım olsaydı belki çok panik olurdum, saçmalardım.
* Basın toplantısında dimdiktin.
Onu gel bana sor ama. Ağlamadım. Çünkü ağlayan kadınlardan bıktı bu ülke. Ağlamadım hiç. Duygu sömürüsüne girmedim. Kendi başıma ağlamanın ötesinde neler neler yaşadım. Ama insanların önünde ağlamadım. Çünkü bir telefonda Sezen diğerinde Şehrazat vardı ve neler söylediler neler...