Dünya ne hâlde olursa olsun...
İnsan yine dönüyor, dolaşıyor, kendi hayatına ve yaşadığı toplumun hâllerine gömülüyor.
İş güç durmuyor, gırtlak durmuyor; uyduruktan hazlar ile belalı sorumluluklar arasındaki boğuşma bitmek bilmiyor.
O yüzden bugün kendimize döneyim dedim...
Hızla değişen beslenme biçimlerimizin sosyal resmine göz atalım istedim...
***
Lahmacun...***
İlk beşteki diğer yiyecekler de manidar.
Tavuk döner, pizza, burger ve çiğ köfte...
Çiğ köfte bence toplumumuzun geldiği yeri anlamak bakımından sosyolojik bir hazine...
Geçtiğimiz haziran bir çiğ köfte yazısı kaleme almıştım hatırlarsınız belki...
Çünkü benim eve yakın çarşıda bir yıl içinde dükkânlar sıralaması şöyle şekillendi:
Bir kafe, bir çiğ köfte, bir banka şubesi...
Gençler etsiz çiğ köfteyi seviyor diyorlar...
Başka şansları var mı?
Kötü beslenme mi?
Geçiniz...
Hazirandaki yazımda "Çocukların buna odaklanacak ne ruhsal ne de maddi hâlleri var! Yanında ayranla fiyatın 100 liranın altında kaldığı tek yenilebilir dürüm bu" demiştim.
Şimdi fiyatlara baktım, bazı yerlerde hâlâ öyle, bazı yerlerde iş 150 liraya varmış...
Siyasetçiler şehirlerinin çarşılarına çıksalar da, çiğ köfte dükkânı enflasyonuna bakıp biraz düşünseler hani...
Et dönerciler kapanıyor, etsiz çiğ köfteciler çoğalıyor.
Ders gibi bir manzara...
***
NOT DEFTERİ
"Bedava" diyorum. Afallıyorlar, sanki bir şeylerini çalmaya kalkmışım gibi tepki veriyorlar. İşte sana kapitalizm. Hiçbir şey parasız olmaz. Kendilerini aşağılanmış hissediyorlar. (J.G. BALLARD / Öteki Dünya)