Şaşırmadım ama listedeki ilk maddeye baktığım anda "Ne bu yahu!" dedim; "Hasta yaşarım daha iyi..."
***
Biz, gazeteciler dünyada olup biten olaylara, devletlere, ülkelere şiddetle odaklanırız ve sanırız ki, herkes bizim gibidir.
Yanılgıdır...
Orta sınıflar konfor ve endişe arasındaki medcezirlerinin benmerkezci çerçevenin dışına çıkmasına pek izin vermezler.
Alt sınıflar ekmek derdinden başlarını zor kaldırırlar, zaten onlar için hayat hem tek tek hem de birlikte dert yüküdür.
***
Konu şu...
Bir hekim sosyal medyada takipçilerine
"Çevrenizde hiç hasta olmayan veya nadiren hastalanan birileri var mı? Varsa, farklı özellikleri neler?" diye sormuş..
Binlerce cevap gelmiş ve bir liste oluşmuş.
En üstte ne var?
Evet! Doğru tahmin ettiniz: Bu kişiler
GAMSIZ diye sınıflandırılmış; hasta olmuyorlarmış...
Malum, sözlükler "kayıtsız, dertsiz, tasasız, başkalarını dert etmeyen" diye açıklıyorlar.
***
Bana sorsanız; binde bir rastlanan rahatsızlıkları hep böyle tanımlanan kişilerde görmüşümdür...
Ama biz bunları bırakıp
meselenin özüne bakalım...
Hastalıklarımızın altında
"gam"ın yattığına inanmak isteriz.
Hani denir ya;
"Gam yemek, kurşun yemekten beter eder adamı" diye, sorulunca da hastalık nedir bilmeyenlerin
gamsız tipler olduğuna inanıyoruz işte!
Oysa gam var, gam var...
Esas hikâye başkalarına bakışımızda...
Başka insanlar umurumuzda mı?
Kilit nokta burası...
Başkalarının umurumuzda olmasını hastalıkla bağdaştırmak merhameti ve adaleti (ikisi ayrılamaz) kaygı çukurunda boğmaktır.
***
Listenin ikinci sırasında ne var dersiniz?
Pozitif düşünenler hasta olmuyormuş...
Gel de gülme!
Nevrotik değilim, kaygılı biri hiç olmadım ama doğruya doğru...
Negatifin adını koymak
"iyileşme"nin ilk adımıdır.
Aptal iyimserlik ise hastalıktır.
Allah'tan ümitliyim elbette ama
"insan ziyanda"dır, bildirilmiştir, bilirim.
***
Yazıyı uzatmadan günümüz gerçeğini söyleyeyim size...
Hastalanmadan yaşayamayız...
Çünkü sağlık sektörü hasta olmamızı ister ve ne yapar eder bunu becerir.
Hadi şimdi bunu düşünün!
Sonra konuşuruz...
***
NOT DEFTERİ
Kendimi yamayamadım; hâlâ delik deşiğim, bu yüzden hayatımı biriktiremedim. (MEHMET EROĞLU / Kusma Kulübü)