Öfkeleniyoruz, üzülüyoruz...
Ama ne faydası var!
Kendi ülkenizin insanını; çocuğunuzun öğretmeni mesela, iş arkadaşınız, oturduğunuz sitede her gün karşılaşıp güler yüzle selamlaştıklarınız nasıl bu kadar "kötücül" olabiliyor, diye düşünüp üzülmez mi insan? (Kötücül dedim, çok severler bu kelimeyi, biz "kötü" deriz dümdüz.)
Suriye'den göç edenlere söylemediklerini bırakmadılar, şimdi aynı insanlar geri dönüyor ve acımasızca hakaretlerini sürdürüyorlar.
Bir tanesi sırıtkan emojiler koyarak "Bak sen, yürüyerek geldiler, arabayla gidiyorlar tatile, dönerler" yazmış Instagram'ına...
***
Aynı şeyleri Didim'e yerleşen emekli İngilizlere, Antalya'daki Rus ve Ukraynalılara söylemediklerine göre bu sosyal kesimin derdinin aslında Suriye, şu bu olmadığı açık...***
Hadi iki, üç diploması ve kıytırıktan sosyal kimliği var diye "dünyayı ben yarattım havaları"na giren ama pek sıradan insanların ırkçılığını anladım, diyelim...***
İnsanın aklından başka şeyler de geçiyor...
CHP, önemli büyükşehir belediyelerini aldığı gibi (ki Cumhur İttifakı buna yol açan yanlışlarını dövünerek gözden geçirmeli!) ülke yönetimine de ortak olsaydı mesela...
Hani "siyasi fiksiyon" yapsak, diyorum...
Zalim Esad'a "ikamet izni" vermez miydi?
Hatta birkaç yıl sonra Esad bir parti kurup epeyce taraftar toplasa, şaşar mıydınız?
Biz nasıl bu hâle geldik?
Çok ciddi bir mesele..
***
KISA BİR ARA
Başım dönüyor ara ara, kalbim ağrıyor...
En iyisi bana azıcık müsaade...
Salı günü bu köşeciğe dönerim. Sağlıcakla...