"İstanbul'dan Suriye'ye
Fransız, Rus, Avusturya ve
İngiliz şirketinin gemileri gidiyor. Bu çok mühim vilayeti payitahta bağlayan İstanbul postasını ve binaenaleyh hükûmetin emirlerini bu vilayetlere getirenler ecnebilerdir. İtalyan ve Balkan savaşlarından evvel, ki üç ayda bir Türk gemisi de buraya gelip gidiyormuş; şimdi artık o da yok. Ben Fransız gemisiyle geldim."
Yusuf Akçura, Vakit gazetesine gönderdiği 23 Nisan 1913 tarihli mektupta böyle yazıyor...
Malum diyeceğim de, artık yeni kuşaklar bu isimlerle haşır neşir değil; Akçura, Osmanlı son dönemi ve Cumhuriyet'in kuruluş yıllarının önde gelen "Türkçü" yazarlarından...
1880'lerde İstanbul'a göç eden Kırım Türkü bir aileden geliyor Akçura.
Şu sıralarda onun "Suriye ve Filistin Mektupları"na göz gezdiriyorum... 1912'de Türk Yurdu dergisini çıkarmaya başlayan yazar, büyük savaştan hemen önce hac yoluna düşüyor, izlenimlerini de bu mektuplarla aktarıyor.
***
Suriye sahillerinde ecnebi gemileri demiştik, değil mi?***
24 Nisan'da Beyrut'tan gönderdiği mektubundan şu pasajı da aktarmalıyım:***
Beyrut hep canlı, hep neşeli bir şehir...