Bazen ekranda, sosyal medyada, orada burada rastlıyorum...
Son zamanlarda sık olmaya başladı...
Ağır ağır konuşuyorlar...
Seçilmiş ve cilalanmış bir yumuşaklıkla...
O arada cep telefonlarına gelen banka ekstrelerine de göz atıyorlar mıdır acaba?
Bilemiyoruz ama olağanüstü bir bilgiçlikle dinleyenlere öğretmelere doyamadıkları ortada...
Anladınız, değil mi?
Medya psikologlarından söz ediyorum...
***
Öyle şeyler söylüyorlar ki bazen...***
Az önce tam bunu aklımdan geçirerek mahallenin çarşısında yürüyordum ki, karşı kaldırımda büyükannesinin kolundan sertçe çekiştirip "Biraz kendine güven, başını önüne eğip susma" dediği bir ilkokul çocuğu görmez miyim?***
Hep yetişkinlere buradan seslendim.***
Nereden nereye geldik?
Hiçbir donanımı olmayan gençlere "Önce kendine güven" dedik durduk, sonra da "Bu Z kuşağının patolojik bir özgüveni var" diye şikâyet eder hâle geldik.
Şimdi sıra çocuklara mı geldi?
Geçin bunları yahu!
Çocuklar için güvenli hayatlar üretin!
Var mısınız buna?
Yoksa?
***
NOT DEFTERİ
İnsan ancak kaybettiği yahut kaybetmek üzere olduğu şeyleri böyle birdenbire sevmeye başlar... (R.N. GÜNTEKİN / Akşam Güneşi)