Canım lahmacun çekti geçen gün...
Ne yapsam, dedim; eve mi getirtsem, yoksa gidip yerinde mi yesem...
Eve gelirken çıtır hamur naylon poşetin içinde macuna dönüşüyor.
Baktım, buzdolabında dondurulmuş lahmacun paketi varmış.
Etiketinde "yüzde 16 et oranı" diye yazıyor...
Dışarıdan söylemeye karar verdim.
Belki yüzde 25'i bulur kıyma miktarı.
Gülünç mü geldi?
Eh, artık böyle!..
Tanınmış bir lahmacuncu var mahallede; eve servis uygulamasına minimum harcama tutarı olarak 450 lira yazmış...
Şişe şişe meşrubat da almam gerek yani..
Veya ille de tatlı eklemem gerek...
Vazgeçtim...
En iyisi benim bıdıklarla dışarıda yemek zaten...
Bir başına oturup lahmacun yemenin ne alemi var!
Hay Allah, gündelik hayatımıza dair başka şeyler yazacaktım, nereye takıldım...
***
Mahallede gençlere bakıyorum...***
Ne yersek oyuz, denir ya hani...***
Neden anlatıyorum bunları?
Yakında böcek yedirecekler bize, denince hop oturup hop kalkıyoruz...
Oysa bugün yediklerimize bakın, yarını anlayın!
***
NOT DEFTERİ
İlişkilerin yerini bağlantılar alıyor. Mesafesizlik, yakınlığın yerini alıyor. (BYUNG-CHUL HAN / Ötekini Kovmak)