Büyük büyük ninelerimiz haklıydılar belki...
Olacak olan, olur.
Kaygıların, kuruntuların seni kovalar...
Eğer kaçarsan...
Ne yapar eder yakalarlar.
Üstelik korkup kaçtığın sahnelerin tekrarıyla...
***
Anton Çehov, Tolstoy'un yazdıklarıyla çok küçük yaşta tanışmış ve deli gibi hayran kalmıştı.
O kadar ki...
Bir gün girdiği bir hamamda,
içeride Tolstoy'un da yıkandığını söylediler;
kendini yarı çıplak hâlde dışarı attı.
Tolstoy'u öyle görmek mi, olacak şey değildi.
Yıllar sonra cesaretini toplayıp
Tolstoy'un Yasnaya Polyana'daki çiftliğine gittiğinde, büyük yazar derede yüzüp yıkanmaktaydı...
Kaçış yoktu!
Çehov da girdi dereye...
Birlikte yüzdüler.
***
Öykü edebiyatının ustası Çehov hekimdi.
Tolstoy, hekimleri hiç sevmez ve yanına yaklaştırmazdı ama genç Çehov'u görür görmez sevmişti.
Ama Tolstoy işte!
Yakınlarına Çehov için,
"Kalbi iyilikle dolu ama hayatın anlamı hakkında pek fikri yok galiba" gibisinden
sözler etmişti.
Tolstoy için
varoluşa dair temel sorular ve maneviyat kritik önemdeydi
çünkü...
***
Dilime pelesenk ettiğim pek derme çatma sözler vardır;
"Hiçbir şeyin altını çok çizme; üzülürsün" gibisinden...
Çehov'un yaşlı çınar Tolstoy'la dostluğuna göz atarken böyle bir
"ilke"nin dramatik ve hüzünlü bir örneğine rastladım.
"Bu neredeyse kusursuz insanın ölümünü görmeyi yaşatma bana" diye dua edermiş Çehov.
Aralarında tam 32 yaş vardı.
Ama Çehov'un sağlığı birdenbire bozuldu ve Tolstoy ziyaretine gelip ona
"ölümden sonraki hayat"ı anlattı...
İlginç olan bir şey de şuydu...
Çehov hekimdi ama vereminin ilerlemesine hiç dikkat etmemiş, kendine hiç bakmamış, son döneminde de tedaviden kaçınmıştı.
***
Tolstoy, dostu Çehov'un ölümünden sonra altı yıl daha yaşadı...
Eh,
Maksim Gorki'nin ifadesiyle
"Kadim ve devasa bir kayaya benziyordu, sanki taşların, bitkilerin öncesini ve sonrasını görmüş gibiydi" Tolstoy.
Evinden uzak bir tren istasyonunda yıkılıp çökmesi epey zaman almıştı.
***
Ne şimdi bu yazı, diye soracaksınız...
Eskiden Tolstoy okumayı çok severdim.
Birkaç yıldır da
Tolstoy üzerine okumaya bayılıyorum.
Okuduklarımın birazını sizinle paylaşmak ve şu pazar günü azıcık düşündürmek istedim.