Üzgünüm, artık komplocu biçimde düşünüyorum...
Erkekler zaten iş güç çemberinde kaybolup gittiler.
Hedefte toplumsal tahayyül yükünü sırtlayıp kuşaktan kuşağa aktaran kadınlarımız var.
Onları delirtiyorlar, delirtecekler...
Hangi kesimden olduklarının önemi kalmadı; "seçim evreni" diye bir şeyden bahsediyorlar; "Kendine kelimeler seçer, ısrar edersen hayat da sana onunla gelir" diyorlar; "neşe" derlerse neşeleneceklerine, para derlerse paralanacaklarına inanıyorlar...
Dualarını, dileklerini muhasebeci gibi sayıyorlar; yüzden iki eksik kalırsa kaygılar içinde kıvranıyorlar; binlerce yılın hikmet geleneğini günümüzün çerçöpüne çeviren sosyal medya fenomenlerini takip ediyorlar...
Eskiden "temizlik" denince, evi, eşyayı temizleyeceğim diye perişan olurlardı; şimdi "manevi temizlik" diye bir şeyin peşinde çırpınıyorlar; fakat madde ile manayı çorba ederek...
Liste uzar gider.
Ama gidiş fena!
***
Namazdan kalktıktan on dakika sonra evrenden(!) bir şeyler istemeye başlayanını gördüm. Sustum.
***
Konuşuyorlar...
"Ayy orada tatil yapılır mı, bura da çok varoş değil mi, şurada kalabalık içinde tatil mi olurmuş?"
Böyle konuşup konuşup sonra azıcık bir ara verildi mi, adı tatil yöresine çıkmış yerlere koşturuyorlar...
Şu "varoş" kelimesinin esas anlamının ötesinde bu alanlarda horlayıcı biçimde kullanılmasını da hiç anlamam ya...
Süper yatla tatile çıkmadıysanız, Madagaskar'da derin dalışa gitmediyseniz her tatil varoş...
St. Tropez de varoş mesela; her yer kötü içecek ve yiyecekleri zenginlere iteleyen restoranlarla dolu, iki adım ötesi otopark, orada da karavanlar var...
Yazlıkta tatil mi?
Güldürmeyin beni!..
Ama esasını söyleyeyim size arkadaşlar...
Hâlâ tatilin bir anlamı olduğuna inanıyor olmanız sıkıntı...
***
Bayram öncesi ve bayram haftasında öyle bir gündem rüzgârı patlak verdi ki, Gazze'yi unutmaya yüz tuttuk...
Bayramdan sonraya da vergiler gündemi var.
Yakıt zamları falan da eklenir.
Uluslararası gündem deseniz, zaten kaynıyor.
Ama sen...
Gazze'yi unutma!
Sakın soykırımı sıradanlaştırma!