Dört bir yanımızı korku, kaygı sardı...
Her kapının ardında tehlike...
Her davranışımızın ardında bir hata bizi bekliyor sanki...
Deliriyor muyuz?
Yoksa "çocuk gibi" olmamız mı isteniyor?
Net olan şu...
"Yetişkin akıl" avuçlarımızın arasından bir sıvı gibi akıp gitmekte...
***
Bir dakika, bir dakika!***
Korkular sadece beslenme üzerinden mi büyütülüyor? Hayır!***
"Toplumu çocuklaştırma" dediğim mekanizma böyle işliyor.
Tekinsiz dünya "yeni hayalet masalları"na tevil ediliyor; depresyonumuz kişisel dinamiklerinden kopartılıp glutene, tuza, şekere, yağa bağlanıyor.
Bu iddialara kulak verirsek yerimizden bile kıpırdamamız gerek...
Okurken gülüyorsunuz ama itiraf edin kaygılarımız çoktan ateşlenmiş halde değil mi? Bu kadar korkuyla içimizde azıcık kıpırdamak için bile enerji kalır mı?
Ne oluruz peki?
Yaklaşmakta olan yeni dünya düzeninin sürüsünde korkularına çoktan yenilmiş koyunlar oluruz...
***
NOT DEFTERİ
Uslanan ve sadeleşen her insan daralmış görünür. Çekmiş bir elbise gibi görünür ahaliye. Hayalin, riyanın ve kibrin o koca geniş yenli kaftanlarını çıkarınca insan küçülmüş görünür. (ŞULE GÜRBÜZ / Kıyamet Emeklis)
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz
Haşmet Babaoğlu | Korka, korka nereye böyle?